OSTİM Başkanı Orhan Aydın, HAY-DER'in cuma sohbetinde; "1974 yılında başlatılan ve 1979 yılına yani MSP’li hükümetin çeşitle oyunlarla düşürülmesine kadar deva eden Ağır Sanayi hamlesi şimdilerde hiç konuşulmayan konular arasındadır” demiştir.
Sohbette bir açılış konuşması yapan Makine Mühendisi ve HAY-DER Başkanı Nevzat Laleli; “OSTİM, Organize Sanayi Bölgesi adıyla anıldığı gibi bu bölgede ki imalat ve üretim sektörünün ürettiği mallar, bütün Orta Doğu ülkelerine de satılmakta olduğundan bizler bu ismi biraz daha geliştirerek Orta Doğu Sanayi Bölgesi adını vermekteyiz.
Her şeyin bir kalbi var ve bu kalbin kontrolünü sağlayan nabzı varsa, ülkemizde ki ekonominin, üretimin, istihdamın, ihracatın ne olup olmadığını gösteren bir kalbi ve nabzı işte bu OSTİM’dir, diyoruz. Değerli meslektaşım ve dostum Orhan Aydın’dan OSTİM hakkında alacağımız bilgiler bize biraz da Türkiye ekonomisi hakkında bilgiler verecektir.
Ancak hemen ifade etmeliyim ki bizler ortaya sadece problemin konmasını yeterli bulmuyor, bu problemin çözüme kavuşturulması için teklifler de dinlemek istiyoruz
SANAYİLEŞMENİN PİRİ
Ben makine Mühendisliği öğrenciliğine başladığımda bizim Hocalarımız arasında şimdi Saadet Partisi genel Başkanı olan Temel Karamollaoğlu, Kahraman Emmioğlu, Ertan Yülek, Cevat Akşit, ölümüne kadar uzun zaman OSTİM’de bizim teknik danışmanlığımızı yapan ve Hocamızın İstanbul teknik üniversite de asistanlığını yapan Sedat Çelikdoğan ve bunların başında da tabiî ki Prof. Dr. Necmettin Erbakan bulunmaktaydı. Mühendislik formasyonu sanayileşme aşkıyla yanınca bir işe yarıyordu. Yoksa bir özel sektörde Mühendis olmak Türkiye’nin sanayileşmesine yetmemektedir.
Önce öğrencileri olarak bizlerin kalbine sanayileşmenin aşkını koyan bu mübarek insanlara teşekkür ederken, bunlar 1969 başlattıkları siyasi hareketleriyle de milletimizin kalbine sanayileşmenin ateşini yakmışlar ve milleti bu aşk etrafında toplamışlardır.
1969 Bağımsızlar harekatı ve seçimlerden hemen sonra kurulan MNP Milli Nizam Partisi sanayileşmemizin bir öncüsü olmuş, “Uydu değil lider ülke Türkiye, Montaj değil ağır sanayi, Her ile bir fabrika, Fabrika yapan fabrika, Kendi uçağımızı ve kendi tankımızı kendimiz yapacağız…” gibi sloganlar, çoğunlukla çiftçilik ve besicilikle uğraşan milletin gönlünde şimşeklerin çakmasını sağlamaya yetmişti.
1974 seçimlerinde 48 milletvekili ve 3 senatörle çıkaran MSP Milli Selamet Partisi, dev gibi dağ gibi iki parti olan AP Adalet Partisi ile CHP Cumhuriyet Halk Partisi arasında bir denge partisi olmuş, MSP girmeden hükümet kuramamışlardır. MSP ise “Önce ahlak ve maneviyat” bayrağı ile yola çıktığından ahlaki gelişmenin ve sanayileşmenin motoru, kötülüklerin ve Batı uşaklığın bir fireni gibi görev yapmıştır.
1979 da MSP çeşitli oyunlarla (Ecevit’in istifası, Güneş Motel gibi) hükümetten düşürülürken, planları yapılan, yatırım programına alınan ve yatırım bedelleri bütçeye konan 200 kadar Ağır sanayi fabrikasından 70 tanesi üretime başlamış 130 tanesi de programına uygun bir şekilde üretime başlayacaklardı.
GELENLER GİDENİ ARATMIŞTIR
Ama heyhat, daha sonra gelen hükümetler bu fabrikaları özelleştirme adıyla ya satmış ya da kapatmışlardır. Bu güne kadar da bu sahaya hiç bir hükümet girmemiş, aksine ithalatı açarak milletimizi, Batının birer açık pazarı hâline getirmişlerdir.
Refah Partisinin 1995 yılında 256 milletvekili ile ve DYP Koalisyon ortağı ile 1996 yılında iktidara gelmesinin hemen ilk ayında 8 Müslüman ülke İstanbul da bir araya getirilerek D - 8 kurulmuş ama ne yazık ki bu kuruluş da, sonra ki hükümetlerin isterik bir şekilde AB (Avrupa Birliği) ne kurban edilmiştir.
Milli değerlerimiz ve inancımız erozyana uğramış, batının değerleri artık baş tacı edilir hale gelmiştir. Zinanın yasağının kaldırılması, domuz etinin kırmızı et statüsüne sokularak bütün yiyeceklerin içerisine katılması, topraklarımızın yabancılara haraç mezat satılması, işsizliğin % 25’ler ile tavan yapması, pahalılık ve zamların her gün yeniden çoğalması, faiz belasının kredi kartları ve ihtiyaç kredileri ile bizzat halktan tahsil edilir olması…
Bu gün artık çektiğimiz ekonomik, ahlaki, hukuki ve ilmi sıkıntılarımız, işsizlik, pahalılık, ahlaksızlık, soygun, hortumlama, “benim kızım benden kaçar, başını örter kıçını açar…” ifadesi ile anlatabildiğimiz kadınlarımızın sayısı çığ gibi artmıştır. Ülkemizde evlenme yerine flört yaygınlaşmış, kurulan yuvalar ise birkaç ay sonra yıkılır hale gelmiştir.
Türk lirası yabancı paralar karşısında her gerileyen bir pozisyona düşmüş, tahmin edileceği gibi bir müddet sonra da uçurumdan aşağıya düşecek, milletimiz perişan olacaktır.
Bütün bu göstergeler, lider ülke olmaya soyunan bir milletin nasıl batının dümen suyuna girdiğinin açık birer delilleridir.
Önce ahlak ve maneviyat bayrağının yeniden dalgalanması, Yaşanılabilir bir Türkiye, Yeniden büyük bir Türkiye ve Yeni bir Dünya” kurmamız için göstereceğimiz fikir ve aksiyona bağlıdır. Ve bu millet inşallah bu aksiyonu yapacak iman ve güce sahiptir” demiştir.
YORUMLAR