Geçen hafta ESAM Ekonomik ve Sosyal araştırmalar merkezinde bir konuşma yapan KKTC eski Türkiye Büyükelçisi Dr. Ahmet Zeki Bulunç, “Kıbrıs elden gidiyor” başlıklı konuşmasında devala…
“Müzakerelerde görüşülen bir konunun da Türk Silahlı Kuvvetlerinin Ada’daki varlığı olduğunu dile getiren Bulunç, “Türk tarafı çevreyi pembe gözlüklerle izlerken Rum tarafı başka telden çalıyor, kara gözlüklerle bakıyor. Yunan Dışişleri Bakanı Kotzias yaptığı bir açıklamada ‘kalıcı bir çözüm için Türk ordusunun Ada’dan gitmesi gerekir, Kıbrıs sorunu gösterilmek istendiği gibi Ada’daki doğalgaz kaynaklarının paylaşılması meselesi değil. Her şeyden önce bir işgal meselesidir. İşgal güçleri varlığını sürdükçe Kıbrıs sorunu için çözüm olamaz’ görüşünü savunmuştur.
Kotzias’ın bu hayinane görüşüne rağmen Türkiye ve KKTC’de ‘toplumlararası görüşme/müzakerelerin iyi gittiği, yılsonuna kadar anlaşma, Mart’ta ya da Mayıs’ta referandum’ yapılacağı beklentisi yaratılıyor” şeklinde konuştu.
Açık mavi bölgeler Rumlara devredilecek, Kırmızı Türk bölgelerine ise o bölgelerde ev ve arsaları olan Rumlar, kendi topraklarını alacaklar. 1974 de kan gövdeyi götürürken adaya çıkan Türk ordusunun kanı ve canı yok sayılacak.
GARANTİ TASFİYESİ GÜNDEMDE
Tartışılan en önemli konunun Garantörler meselesi olduğunu kaydeden Bulunç, garantörler meselesinin tavsiyesinin konuşulduğunu ifade ederek, “ Kıbrıs Türk tarafı, sunduğu belgede, konunun en son ve bir beşli konferans çerçevesinde göğüslenmesi gerektiğine inanıyor. Kıbrıs Rum tarafı garantiler sisteminin tasfiyesini savunuyor, BM temsilcisi bütün tarafları AB, BM ve NATO mekanizması aracılığıyla tatmin etmenin yolunu arıyor. Toprak konusunda ise sunulan kriterler dışında hiçbir görüşme yapılmadığı açıklandı. Toprak başlığında ise Güzelyurt anahtar niteliğinde görünüyor. Türk tarafının yeni insani sorunlar yaratılmaması için kentin ve bölgesinin iadesini görüşmediği ifade ediliyor. Kıbrıs Rum tarafı 100 bin Rum’un Kıbrıs Rum oluşturucu devletçiğinden geri dönmesini istiyor. Federal Devlet’e tabi olacak özel bölgeler (Maronitler, arkeolojik ve dini alanlar, Karpaz) yani kantonlar oluşturulması konusu da henüz müzakere edilmemiş olan Rum önerileri arasında yer alıyor” değerlendirmesinde bulundu.
MARAŞ BÖLGESİ HEMEN VERİLECEK
Toprak anlaşmazlığının sadece Güzelyurt olmadığını bildiren Bulunç, Maraş’ın müzakere süreci dışında verilmesinin istendiğini söyledi. AB sürecinde Türkiye’ye uygulanan vetonun müzakerelerde görüşülen bazı başlıklar için kaldırılabileceğinin koz olarak kullanıldığına dikkat çeken Bulunç, “GKRY’nin talep ettiği torak düzenlemeleri ve nüfus hareketleri sonunda Federe Rum devletçiği tamamen Rum halkından oluşurken, Federe Türk devletçiği önce 100 bin Rum’u içine alacak, bu Rumlar kendi eski evlerine, askerden boşalacak yerlere yerleşecekler sonra da Türk bölgesindeki Maronitler ve Karpaz, ‘arkeolojik ve dini alanlar’ da Federal Devlet’in kontrolüne devredilecek” dedi.
PROJE BARIŞ HAREKATINDAN SONRA
Türkiye’nin asrın projesi olarak tanıttığı, KKTC’ye su götürülmesi projesinde de büyük sıkıntılar olduğuna işaret eden Bulunç, “Rahmetle anmak istiyorum Başbakanlığı döneminde Erbakan Hocamız yıllarca mücadele verdi. Onun girişimleriyle ön palana çıkarılmış olan su projesi vardı. O su projesi sarktı ve günümüze kadar vardı. Çeşitli makamlar ‘bu projeyi görünmez el önlüyor’ diyorlardı. Bu su projesini hayata geçirdik. Rumlar bu projenin engellenmesi için korkunç mücadeleler verdiler. Su projesi Doğu Akdeniz’de gelişen dengelerin oluşmasında önemli bir denge unsurudur.
Bu projeyi şimdi biz ne yaptık. Özel şirkete verileceği iddiası ile çalışmıyor proje. Ciddi sorunlar yaşanıyor. KKTC’deki belediyelerin ortaya koyduğu tavır nedeniyle anlaşma yapılamıyor. İstedikleri buradan giden suyun kontrolü değil, KKTC’nin bütün suların kontrolü. Uluslar arası alanda böyle bir şey olabilir mi? Biz kendi egemenlik hakkını reddedip bir şirketi devletin üzerine çıkarıyoruz. KKTC’de maaşlar ödenmiyor. Bu anlaşmalar yapıldıktan sonra ödenecekmiş. Biz kendi çıkarmalarımızı göremiyoruz” şeklinde konuştu.
FIR HATLARI VE DENİZ YETKİ ALANLARI KORUNMALI
Akdeniz’de oluşacak dengelerde KKTC’nin rolünün büyük olduğuna dikkat çeken Bulunç, Barış Harekâtı sonrası belirlenmiş olan Ercan Tavsiyeli Hava Sahasını mutlaka koruyacak politika izlenmesi gerektiğine vurgu yaparak şunları kaydetti: “Oluşacak dengelerde KKTC’nin rolü etkindir. Federal Kıbrıs, eyaletçiklermiş bunların oluşturacağı bir Kıbrıs bizim ulusal çıkarlarımız açısından kabul edilecek bir gelişme değildir. KKTC’nin ortadan kalktığı noktada Türkiye çok önemli güç alanını kaybetmiş olacaktır. Yapılması gereken hususlardan biri Türkiye’nin deniz hukuku, devletler hukuku uluslararası mahkeme ve hakemlik kararları ışında yetki alanını ilan etmesidir.
Hava sahası bakımından da Kıbrıs büyük stratejik öneme sahiptir. Burada da KKTC’nin varlığının önemi ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de deniz alanlarıyla ilgili olarak bu uygulamaları ve önlemleri yaparken hava sahası ve FIR hattı konularını da dikkate almalıdır. Bunun için de Erbakan Hocamı rahmetle anıyorum. 1974 Barış Harekâtı ile belirlenmiş olan Ercan Tavsiyeli Hava Sahasını mutlaka koruyacak bir politika izlemeli. Bu politika ve stratejini gereği de KKTC’ni devam ettirecek bir uzlaşmayı esas almalıdır.”