Reklam
Reklam
RÜŞVET VE İSRAF ÖNLENMELİDİR
Nevzat LALELİ

Nevzat LALELİ

RÜŞVET VE İSRAF ÖNLENMELİDİR

03 Eylül 2018 - 18:54

Her neslin daha önce yapılmış ve belli bir noktaya gelmiş insanlardan faydalanmak yerine, aynı tecrübeyi kendilerinin yeniden yapmaya kalkışması, ilerlemenin olmaması ve zaman kaybından başka bir şey değildir. İnsanların birbirlerinin tecrübe ve deneyimlerinden faydalanmaları, o insanlar başta olmak üzere toplumun her sahada daha ileri noktaya gitmesini sağlayacaktır.

Belediye başkanlığı kendi belediye kadrosunu sevk ve idare ederken bir taraftan da hizmet üretmek ve iş yapmak mecburiyetinde olan bir insandır. Halkla iyi ilişkiler içerisinde olmak, onların belediye başkan ve personeli ile yapılan hizmetlerden memnun olmasını sağlamak elbette onların gözetmesi gereken en önemli hususlar arasındadır.

Ancak bir işte başarıya ulaşmanın kriterlerini kısaca ve özet olarak tekrar gözden geçirecek olursak bunların;

HİZMET ALABİLMENİN ŞARTLARI

Başkanın kendisinin, meclis üyelerinin ve kendilerini seçen insanların manevi

değerlere sahip olması ve bu değerlerin korunmasına büyük önem vermeleri iş yapabilmenin en önemli şartıdır. Buna kadro çalışması denilir.

Bir fabrikanın her bir makinesi ve dişlisi nasıl planlanan üretimdeki görevini yerine getirirse uyumlu kadro çalışması da bunun gibidir. Siz hiç bir fabrika da bazı makine ve dişlilerinin üretim planlamasının tersine veya kendi çıkarına çalıştığını duydunuz mu? Ama maalesef uyumsuz ve sadece çıkar için çalışan kadrolar, kendini, yakınlarını ve yandaşlarını gözeten insanların bulunduğu ekipler, yeterince hizmet üretmeleri mümkün değildir.

               Her işlerinde adaletten ayrılmamaları ve işleri ehline vermeleri şarttır. Bir kadronun uygun ve ehil insanla doldurulması iş yapmanın en önemli esaslarından biridir.

Partizanlığın geçerli olduğu günümüzde artık derdimiz “işe uygun adam bulmak” değil “adama iş bulmak” şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu olumsuz davranış hizmet imkanlarını ortadan kaldırmaktadır.

Her neslin daha önce yapılmış ve belli bir noktaya gelmiş insanlardan faydalanmak yerine, aynı tecrübeyi kendilerinin yeniden yapmaya kalkışması, ilerlemenin olmaması ve zaman kaybından başka bir şey değildir. İnsanların birbirlerinin tecrübe ve deneyimlerinden faydalanmaları, o insanlar başta olmak üzere toplumun her sahada daha ileri noktaya gitmesini sağlayacaktır.

Belediye başkanlığı kendi belediye kadrosunu sevk ve idare ederken bir taraftan da hizmet üretmek ve iş yapmak mecburiyetinde olan bir insandır. Halkla iyi ilişkiler içerisinde olmak, onların belediye başkan ve personeli ile yapılan hizmetlerden memnun olmasını sağlamak elbette onların gözetmesi gereken en önemli hususlar arasındadır.

Ancak bir işte başarıya ulaşmanın kriterlerini kısaca ve özet olarak tekrar gözden geçirecek olursak bunların;

HİZMET ALABİLMENİN ŞARTLARI

Başkanın kendisinin, meclis üyelerinin ve kendilerini seçen insanların manevi

değerlere sahip olması ve bu değerlerin korunmasına büyük önem vermeleri iş yapabilmenin en önemli şartıdır. Buna kadro çalışması denilir.

Bir fabrikanın her bir makinesi ve dişlisi nasıl planlanan üretimdeki görevini yerine getirirse uyumlu kadro çalışması da bunun gibidir. Siz hiç bir fabrika da bazı makine ve dişlilerinin üretim planlamasının tersine veya kendi çıkarına çalıştığını duydunuz mu? Ama maalesef uyumsuz ve sadece çıkar için çalışan kadrolar, kendini, yakınlarını ve yandaşlarını gözeten insanların bulunduğu ekipler, yeterince hizmet üretmeleri mümkün değildir.

               Her işlerinde adaletten ayrılmamaları ve işleri ehline vermeleri şarttır. Bir kadronun uygun ve ehil insanla doldurulması iş yapmanın en önemli esaslarından biridir.

Partizanlığın geçerli olduğu günümüzde artık derdimiz “işe uygun adam bulmak” değil “adama iş bulmak” şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu olumsuz davranış hizmet imkanlarını ortadan kaldırmaktadır.

Zira göreve başlattığınız personel kadronun beklediği işi kendisi yeterli olmadığından yapayınca o makamda iş akışında bir yığılma olmakta bu yığılma sonuca tesir ederek hizmeti, üretimi azaltmakta veya durdurmaktadır.

               Rüşvetin her türlüsüne karşı olmaları esas olunmalıdır.

Bilindiği gibi rüşveti almak, haksızlığa boyun eğileceğinin işareti, rüşvet vermek ise hakkı olmadığı halde bir insana hak tanımak ve ona başkalarının hakkını vermek demektir.

Rüşvet vererek iş almaya kalkışan bir müteahhidin manevi yapısı daha baştan bozuk demektir ve bundan her türlü kötülük beklenebilir. Bu adam yaptığı binanın demirinden ve betonundan çalarsa belki binayı tamamlar ama bir müddet sonra o bina göçmeye ve içindekilerini yok etmeye müncer olacaktır.

İSRAF EDEN İFLAS EDER

               İsrafın (savurganlığın) önlenmesi şarttır. Tutumlu olmaktan kaynaklanacak imkânların halkın hizmetlerinde kullanmaları hizmetin kalitesini ve verimliliğini artıracaktır.

Hemen ifade etmeliyim ki israftan arınmak öncelikle bir zihniyet meselesidir. Belediyenin mallarını ve makinelerini halka gösteriş olsun diye kullanmak, imkânlarını boş şeylere sarf etmek israfın başta gelenlerindendir. Hele zaman israfı… İşleri rantabl (en uygun zaman ve masrafla en yüksek verim almak) bir programla yürütememek, israfın başta gelenlerindendir.

İsrafı önlemenin yegâne yolu önce başkanın ve kadrosunun, “iki günü birbirine müsavi geçen zarardadır” hükmüne inanması ve bunu her an uygulaması gerekir.

Adam durmuş lavabonun önünde mesela saçlarını tarıyorsa… Ama önündeki musluk açık ve şarıl şarıl su boşa akıyorsa... Hemen verilmesi gereken hüküm şudur. “Bu adam           suyu böyle kullanıyorsa israfçı birisidir. Bu, zamanı da parayı da kadroyu da yine böyle kullanacaktır demektir” şeklinde olmalıdır.

Hele adına “Temsil giderleri” denilen bir gider kalemi vardır ki bununla değişik zamanlarda değişik insanlar davet edilir, yenir, içilir. Yasalarımız bu harcamayı yapmaya başkanlar yetkili kılmıştır. Bunun ayda birkaç kere tekrarlandığı var sayılırsa siz belediye giderleri varın hesaplayın, artık.

İsrafın önlenmesinin yegâne yolu, zihniyet olarak istese de israf yapamayacak bir zihniyete yetki vermek gerekir. Bu ise milli görüş mensuplarından başkası değildir. Zira onlar; “Allah israf edenleri sevmez” hükmüne candan inandıkları için hiçbir değeri boşa harcayamazlar. Böylece bu değerler halka hizmette kullanılacaktır, demektir.

HALKLA HER AN BİRLİKTE OLMAK

Halkla her zaman içi içe olmak, onlara belediyenin ve başkanlık makamının

kapılarını kapatmamak asıldır.

İdareci kadronun hak ve adaleti sağlama çabaları, bir siyasi söylem olarak değil “halka hizmetin hak’ka hizmet olduğunun şuuru” karşısında kendilerine her zaman ilahi yardımın da ulaşacağına inanmaları gerekir.

İşsizliğin ülkemizi kasıp kavurduğu ve bu işlerin sadece hükümete ait işler olduğu düşünüldüğü bu ortamda Belediyelerimiz, yatırımcılara çeşitli kolaylıklar sağlayarak yarımcıları bulundukları şehre çekmeli ve istihdamın doğrulmasına katkıda bulunmalıdırlar. Bilhassa taşradaki hemşerileri bu konuda ilk müracaat edilecek insanlar olmalı onlara içinden çıktıklar kendi bölgelerinde yatırım yapmaya davet edilmeli ve kendilerine belediye imkânlarıyla (arsa tahsisi, proje yapımı, vergi taksitlendirmesi v.b) desteklemelidirler.

Halkı ve özellikle gençliğimizi her türlü olumsuzlardan korumak için belediye imkânlarını seferber etmek halka hizmetin başında gelmelidir.              

Zira göreve başlattığınız personel kadronun beklediği işi kendisi yeterli olmadığından yapayınca o makamda iş akışında bir yığılma olmakta bu yığılma sonuca tesir ederek hizmeti, üretimi azaltmakta veya durdurmaktadır.

               Rüşvetin her türlüsüne karşı olmaları esas olunmalıdır.

Bilindiği gibi rüşveti almak, haksızlığa boyun eğileceğinin işareti, rüşvet vermek ise hakkı olmadığı halde bir insana hak tanımak ve ona başkalarının hakkını vermek demektir.

Rüşvet vererek iş almaya kalkışan bir müteahhidin manevi yapısı daha baştan bozuk demektir ve bundan her türlü kötülük beklenebilir. Bu adam yaptığı binanın demirinden ve betonundan çalarsa belki binayı tamamlar ama bir müddet sonra o bina göçmeye ve içindekilerini yok etmeye müncer olacaktır.

İSRAF EDEN İFLAS EDER

               İsrafın (savurganlığın) önlenmesi şarttır. Tutumlu olmaktan kaynaklanacak imkânların halkın hizmetlerinde kullanmaları hizmetin kalitesini ve verimliliğini artıracaktır.

Hemen ifade etmeliyim ki israftan arınmak öncelikle bir zihniyet meselesidir. Belediyenin mallarını ve makinelerini halka gösteriş olsun diye kullanmak, imkânlarını boş şeylere sarf etmek israfın başta gelenlerindendir. Hele zaman israfı… İşleri rantabl (en uygun zaman ve masrafla en yüksek verim almak) bir programla yürütememek, israfın başta gelenlerindendir.

İsrafı önlemenin yegâne yolu önce başkanın ve kadrosunun, “iki günü birbirine müsavi geçen zarardadır” hükmüne inanması ve bunu her an uygulaması gerekir.

Adam durmuş lavabonun önünde mesela saçlarını tarıyorsa… Ama önündeki musluk açık ve şarıl şarıl su boşa akıyorsa... Hemen verilmesi gereken hüküm şudur. “Bu adam           suyu böyle kullanıyorsa israfçı birisidir. Bu, zamanı da parayı da kadroyu da yine böyle kullanacaktır demektir” şeklinde olmalıdır.

Hele adına “Temsil giderleri” denilen bir gider kalemi vardır ki bununla değişik zamanlarda değişik insanlar davet edilir, yenir, içilir. Yasalarımız bu harcamayı yapmaya başkanlar yetkili kılmıştır. Bunun ayda birkaç kere tekrarlandığı var sayılırsa siz belediye giderleri varın hesaplayın, artık.

İsrafın önlenmesinin yegâne yolu, zihniyet olarak istese de israf yapamayacak bir zihniyete yetki vermek gerekir. Bu ise milli görüş mensuplarından başkası değildir. Zira onlar; “Allah israf edenleri sevmez” hükmüne candan inandıkları için hiçbir değeri boşa harcayamazlar. Böylece bu değerler halka hizmette kullanılacaktır, demektir.

HALKLA HER AN BİRLİKTE OLMAK

Halkla her zaman içi içe olmak, onlara belediyenin ve başkanlık makamının

kapılarını kapatmamak asıldır.

İdareci kadronun hak ve adaleti sağlama çabaları, bir siyasi söylem olarak değil “halka hizmetin hak’ka hizmet olduğunun şuuru” karşısında kendilerine her zaman ilahi yardımın da ulaşacağına inanmaları gerekir.

İşsizliğin ülkemizi kasıp kavurduğu ve bu işlerin sadece hükümete ait işler olduğu düşünüldüğü bu ortamda Belediyelerimiz, yatırımcılara çeşitli kolaylıklar sağlayarak yarımcıları bulundukları şehre çekmeli ve istihdamın doğrulmasına katkıda bulunmalıdırlar. Bilhassa taşradaki hemşerileri bu konuda ilk müracaat edilecek insanlar olmalı onlara içinden çıktıklar kendi bölgelerinde yatırım yapmaya davet edilmeli ve kendilerine belediye imkânlarıyla (arsa tahsisi, proje yapımı, vergi taksitlendirmesi v.b) desteklemelidirler.

Halkı ve özellikle gençliğimizi her türlü olumsuzlardan korumak için belediye imkânlarını seferber etmek halka hizmetin başında gelmelidir.              

 

 

Bu yazı 4289 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar