Reklam
Reklam
NASIL EVLENDİRİYORUZ
Nevzat LALELİ

Nevzat LALELİ

NASIL EVLENDİRİYORUZ

27 Nisan 2024 - 12:48

      Her şeyi para ile ölçen, ben gözümle gördüğüme inanırım, benim derdim karnımı doyurmak, bu günü de kurtardık gibi tamamen maddeci ve materyalist bir düşünce ve yaşayışın hâkim olduğu toplumumuzda insanlar, evlilik konularını alaya almakta, bekâr (dul ve boşanmışlarda dâhil) insanlarımızı yalnızlığa mahkûm etmektedirler. 

        Bu adamların gözünde evlilik küçük görülmekte ve gayri meşru yaşam teşvik edilmekte; “Evlenip de ne yapacaksın? Bekârlık, sultanlıktır.” Dünürbaşılık mı? Sana çöp çatan derler. Bu işler senin kariyerini düşürür. Bana iki karı verebilir misin?” gibi seviyesiz sözler sarf edebilmektedirler. Hâlbuki evlenmek isteyen bekâr bir insanın eğer hisleriyle karar vermeye mecbur olduğu flört metodunu tercih etmiyorsa evlenebilmesi için kendi dışında birilerinin mutlaka yardımına ihtiyacı vardır.

           KARİYER SAHİBİ KIZLAR
           Üniversiteyi bitirmiş, kariyer ve meslek sahibi olmuş nice gençlerimiz (kız ve erkek) bu konuda kendilerine yardımcı bulamadıklarından evlenememektedir. Gençlik denen çağ ise çok çabuk geçmekte, bugün yarın derken birden senelerin geçmiş ve yaşların orta seviyelere yükselmiş olduğu acı acı görülmektedirler.

            Belli bir yaşı geçtikten sonra artık evlerinin kapısı görücüler tarafından çalınmayan nice genç kız ve ailesi, umutla kapılarının çalınmasını veya dışarıdan birilerinin yapılacağı yardımları beklemektedirler. 

           Bu aileler kime gitsinler de “Benim kızımı evlendirin” veya Asr-ı Saadette olduğu gibi gözüne kestirdikleri bekâr bir gence, “benim damadım olur musun?” desinler.

          Bilhassa yaşlı dul erkeklerimiz perişandırlar. Bir ömrü, ailesine, çocuklarına, milletine ve memleketine harcamış bu insanlar yaşlanınca eşlerini de kaybetmekte, kalan ömürlerini yalnızlık, perişanlık içinde geçirmeye mahkûm olmaktadırlar. 

         Yaşlı dul erkeklerimizin yalnızlıklarının sebebi, evlenmeyerek (bir nikâh altında olmanın değerini bilemeyen) damadının veya gelininin çatık kaşları altında hayat sürmeye çalışan dul hanımlarımızdır. 

         Hazreti Ömer’in; “ Ömrümden üç kaldığını bilsem evlenirdim” sözünün ne manaya geldiğini iyi anlamamız lazımdır. 
Hastalık ve yaşlılıktan dolayı hanımı ile ayrı ayrı odalarda hasta yatan bir yaşlı sahabiye; “Eşiniz sizlere ömür!” Diye haber verilince o yaşlı şahıs hasta yatağında evlatlarına; 
“Beni nikâhlayın. Beni nikâhlayın. Beni nikâhlayın.” diye söylemeye başlar. Çocukları; “Baba, bu yaş ve hastalıkta bile nikâh mı düşünüyorsun?” deyince, yaşlı adam;
”Evladım, Ben de bir müddet sonra hanımım gibi öleceğimi biliyorum. Ancak öldükten sonra Allah’ın huzuruna nikâhsız çıkmaya hayâ ediyorum (utanıyorum)” sözleri sanki bu toplumun hiç duymadığı sözlerdir.

            EVLENDİRME KURUMU
           Çağımızda evlenmek isteyenlere; dürüst, güvenilir, sır saklayan bir evlendirme kurumu teklif edilmelidir ki yuvasını kurarak mutlu olmak isteyen herkes tarafından kabul edilsin. Kurulan yuva uzun ömürlü olsun. Yuvadaki eş ve çocuklar hayatları boyunca mutluluklarını kaybetmesinler. Bunun için eşlerin birbirlerini tanımaları ve her iki tarafın da evlenme kararlarını hisleriyle değil akılları ile vermeleridir.

            2000 yılı başlarında kurularak çalışmalarına başlayan Yuvamız evlendirme bürosu, 
hissin öne çıkartıldığı “flört metodunu” tercih etmeyerek, aklın öne çıkartıldığı karar verme sistemine göre evlenmenin metodunu geliştirmiştir.
 Bu çalışmamız 2012 yılında kurulan ve çalışma sahaları “Mutlu insan, Sağlam aile, Güçlü toplum” olan HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneği ile birleştirilmiş, çalışmalar derneğin bir faaliyeti haline getirilmiştir.

“Çağımızın evlenme sistemi” diyeceğimiz şekil, aynı zamanda “milli değerlerimizin” de öngördüğü bir şekildir. Toplumun bütün kesimlerine kucak açarak profesyonel bir çalışma yapan büromuz, toplumumuz tarafından tanınmaya ve takdirle karşılanmaya başlamıştır.
             Evlenmek isteyen ve bu isteğinde ciddi olan herkes büromuza başvurma hakkına sahiptir 
            Büromuzdan veya  “[email protected]” dan istenecek müracaat formaları (üç adet), adaylar tarafından doldurarak ve yeni çekilmiş bir vesikalık ve bir boy fotoğrafı (otururken, çalışırken çekilmiş) fotoğrafıyla bize göndereceklerdir. 

           Büromuza müracaat eden kızımız “gelin adayımız”, delikanlımız ise“damat adayımız” olmaktadır. Kendilerine en az üç ay hizmet verilecek ve karşı cinsten aradığı özellikte aday geldikçe adayın formu kendilerine gönderilerek fikri sorulacaktır. Bu dönem de adayların adres, telefon ve bazı özel durumları büromuzda mahfuz (saklı) kalacaktır.

            UYGUNLUK NASIL SAĞLANIR
           Mutluluğun en önemli şartı “Küfüv” dediğimiz, evlenecek adaylardaki uygunluk durumudur. Ülkemizin her yerinden ve hatta yurt dışından müracaat edebilen adaylar; yaş, öğrenim, kültür, medeni hal, boy ve kilo, bölge farklılıkları ve bilhassa fikri ve siyasi düşünceleri açısından dindar, liberal demokrat ve sosyal demokrat olarak tasnife tabi tutulmakta, her bir adayımız için uygun aday aranmaktadır.

             Adaylardan durumları birbirlerine uyan her iki adayın fotoğraflı formları birbirlerine gönderilmekte ve “uygunluğu” sorulmaktadır. Her iki tarafın da karşı adayı kendisi için uygun bulması halinde telefon ve adresleri birbirine verilmekte ve görüşmeleri sağlanmaktadır. 

 Adaylardan biri diğerini uygun bulmamışsa o çalışma sonlandırılmakta bir başka çalışmaya geçilmektedir. Tabii uygun adaylar bulunduğu sürece…

        Bu noktada, birbirlerinin bilgi formalarını inceleyen ve fotoğraflarını gören adaylar artık birbirlerini tanımakta, sıra fiilen görüşme tanışmaya gelmiş bulunmaktadır. Artık delikanlı ve ailesi arayacağı kızı, kız ve ailesi de hangi damat adayının kendilerini arayacağını bilmektedirler. Adaylardan birisi “uygunluk” göstermemişse bu çalışma uygunluğu beliren başka adaylarla bu çalışma devam etmektedir.

            Adayların birbirlerini daha yakından tanıyabilmeleri için “kız isteme” talebinden, “söz kesimi” tarihine kadar geçen sürede araştırma yapabilirler

Bu yazı 3401 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar