Yuvanın korunması ve ömür boyu devam etmesi, eşlerin birbirlerine güvenmeleri, kadının kocasından, kocanın karısından hiçbir konuda şüpheye düşmemesiyle mümkündür. Aile, dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı da muhkem (korunmuş) olmalıdır.
Eşlerin birbirlerine güvenmeleri, her ikisinin de birbirlerinin haklarına hürmet etmeleri ve kendilerini üçüncü şahıslardan sakınmalarıyla sağlanır. Kocanın karısından ve hareketlerinden, karının da kocasından ve hareketlerinden kuşkulanması evdeki huzur ve mutluluğu alıp götürecektir. Ailenin ve mutluluğun sigortası her iki tarafın da hak ve sorumluluklarını iyi bilmeleri ve uygulamaları ile mümkündür.
KOCANIN KORUNMASI
Evin geçimini sağlamak görevi üzerinde olan, bunun için evin dışında çeşitli temaslar kuran ve çalışan kocanın korunması, çalıştığı, gezdiği, ziyarete gittiği bütün yer ve mekânlarda yabancı kadınlardan uzak durması, onlarla ciddiyet sınırını aşan davranışlarda bulunmamasıdır. Güzel veya açık saçık giyinmiş bir kadın çevresindeki erkeklerin dikkatini çekmekte ve erkeklerin kendisine meyletmesine sebep olmaktadır. Evin reisi olan koca, kendine hâkim olmalı ve eşine sadakatin sınırlarını gözetmelidir.
Bu sınırları ben koruyorum demek yetmez, bu davranışı sergilediğinizi eşinizin de bilmesi ve gözlerinizi, kulaklarınızı, ellerinizi, ayaklarınızı ve diğer uzuvlarınızı yabancı kadınlara karşı kapatmış olduğunuza eşinizin inanması gerekir. Kocasının kendisini aldatmadığından emin olan kadın, evinde huzurlu olacaktır. Bu davranış aynı zamanda “...zinaya yaklaşmayınız...(zinaya gidecek yollara girmeyin)” ayetinin bir gereği olmakta ve bu aynı zamanda sizin büyük ecir ve sevap almanıza da sebep olmaktadır.
Televizyon kanallarında gösterilen bazı dizilerde olduğu gibi, “ben erkeğim, her işimde serbestim. Hatta bir takım kötü yerlere gider ve kötü kadınlarla düşüp kalkabilirim. Ama benim eşime bu tür davranışlar kesinlikle yasaktır, eğer o böyle bir şey yapmaya yeltenirse onu öldürürüm” anlayışın hiçbir kitapta yerini bulmak mümkün değildir. Sen başkasının kadınına nasıl bakıyorsun, bu yetkiyi kimden ve nereden alıyorsun?
Erkek olsun kadın olsun hiçbir kimsenin yuvasına ve eşine ihanet etmeye hakkı yoktur. Çünkü bunlar evlenirken birbirlerine sadık olacaklarına dair söz vermiş ve nikâhlanmışlardır.
KARININ KORUNMASI
Yaratıcımızın çekici olarak yarattığı kadın, yuvasının korunmasını ve mutluluğunun bozulmasını istemiyorsa o da kocası gibi kendini yabancı erkeklerden ve onların kem (kötü) gözlerinden koruması gerekir.
“Biz arkadaşız veya arkadaşımın kocasıdır” gibi düşünceler, gelmesi mukadder kötülüklere davetiye çıkarmaktır. “Efendim, biz yıllardır bu türlü davranışlardan rahatsız olmuyoruz. Biz kadın erkek karışık oyun partileri tertipler, danslar ederiz” gibi söz söyleyenler, bu gün olmazsa yarın mutlaka pişman olabilirler.
Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde; “Bir zaman da gelecek kadınlar giyinik olacak, çıplak olacaklardır. Başlarını devenin hörgücü gibi yapacaklardır. Bunlar Cennet’in kokusunu bile duyamayacaklardır” buyurmaktadır. Giyinik oldukları halde ya ince elbise giyinerek vücut hatları belli olacak veya açık saçık giyinecekler, sanki çıplak olacaklardır.
ÖRTÜNMEK KORUNMAKTIR
Nur Suresi 31. ayette; “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Kendiliğinden görünenler dışında ziynetlerini açmasınlar ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar” buyurması boşuna değildir.
Kadınların, yabancı erkekler tarafından tanınması ve onlara göz konması hatta taciz ve tecavüze uğramaları, zamanımızda çokça rastlanan olaylardandır. Günlük gazetelere ve televizyon haberlerinde sayısız örnekleri görülmektedir.
Rabbimiz bizleri korumak için Ahzap Suresi 59. ayetinde; “Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle. Örtüleriyle üzerlerini sıkı örtsünler. Bu, onların tanınmalarına, tanınıp da eza edilmemelerine en elverişli olanıdır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir” buyurmuştur.
Bu ayette dikkat edilirse hanımların örtünmeleri, onlarının tanınıp eziyet görmemelerini sağlamakta, böylece de aile yuvasının devamı sağlanmaktadır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.v) yanında gözleri görmeyen Ummi Maktum Hazretleriyle birlikte hanei saadetlerine (evine) gelir. Eve girdiklerinde Hz. Aişe’nin ve diğer hanımların kapanmalarını ister. Hz. Aişe validemiz; “Ya Rasullah. Yanınızdaki Ummi Maktum Hazretleri âmâdır. Gözleri görmüyor” dediğinde, peygamberimiz; “Ya Aişe, o görmüyorsa, siz de mi görmüyorsunuz?” buyurarak hanımların örtünmelerini ister.
YUVASINI KORUYANLAR
Bir ayette Cenab-ı Hak, “Müslüman erkek ve kadınlar, mü’min erkek ve kadınlar, itaatkâr erkek ve kadınlar, doğru erkek ve kadınlar, sabreden erkek ve kadınlar, huşu duyan erkek ve kadınlar, sadaka veren erkek ve kadınlar, oruç tutan erkek ve kadınlar, ırzlarını koruyan erkek ve kadınlar, Allah’ı çok anan erkek ve kadınlar yok mu, işte Allah bunlara bir mağfiret (bağışlanma) ve bir büyük mükâfat hazırlamıştır” buyurarak yuvanın korunmasında nasıl hareket etmemiz gerektiği anlatmaktadır.
YORUMLAR