1950’li yıllardan sonra başlayan ve ülkemiz insanını iki büyük kampa ayıran sağcılık ve solculuk kavramlarına 1969 yılından itibaren “Milli görüş” adında bir kavram daha katıldı.
Halkımız, 70’li yıllara kadar sağcılığı Müslümanlık, solculuğu ise Müslümanlığın karşıtlığı manaları yüklerken, siyasiler bu kelimeleri halkın ona yüklediği manalar ile değil ekonomik kavramlarla izah ediliyorlardı. Bilhassa devlet, hükümet ve parti Genel Başkanlığının bu kelimelere yüklediği manalara göre sağcılık AB ve ABD’nin başta ekonomik olmak üzere ahlaki değerlerini anlatırken, solculuk ise Avrupa’nın doğusundaki ülkelerin ve bilhassa Rusya’nın taşıdığı değerleri vermekteydi.
Bu kör dövüşü 70’li yıllara kadar devam etti ve “Milli görüşün” ortaya çıkmasıyla artık bu kör dövüşünü yürütemez hale geldiler ve bu kelimeleri kullanmamaya başladılar.
Aslında olanı karikatürize etmek gerekirse, başta ekonomi olmak üzere bütün değerlerimizin yoldan ve hem de otobandan çıkmasını sağlayan bu görüşlerden biri arabayı yolun sağında ki şarampole devirdi, diğeri ise yolun solundaki şarampole devirdi. Hiç kimse de sormuyordu ki “Arkadaş… Otoban yolunda gitmek varken ben ne diye sizin arabanıza bineceğim de ölümlerden ölüm beğeneceğim?”
MİLLİ GÖRÜŞ NEYDİ
Milli Görüş milletimizin 1000 yıla yakın hem kendinin huzur ve refaha kavuştuğu ve hem de bütün insanlığa da her sahada örnek olduğu görüştü. Ekonomisi, ahlaki yapısı, adil düzeni, siyasi yapısı, hukuki kuralları hep bu görüşün tesiri ile şekillenmişti. Bu yapı ile dünyanın efendisi olan milletimiz bütün insanlığa adalet, insanlık, huzur ve refahı götürmüştü.
İstanbul feth edileceği zaman atalarımızı tanıyan İstanbul’un Rum halkı “Biz, Kardinal şapkası görmektense, Müslüman sarığı görmeye razıyız” demeleri ile kale zaten gönüllerde feth edilmiş, iş sadece surların yıkılmasına kalmıştı.
Milli Görüş, Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te ki meydan savaşını kazandığı görüştü.
Milli Görüş, Sultan fatih’in İstanbul’u alırken kalbinde taşıdığı görüştü.
Milli Görüş, İstiklal harbinde ve Çanakkale’de Mehmetçiğin kalbinde taşıdı görüştü.
Milli Görüş, şehitleri Şehit yapan, gazileri Gazi yapan görüştü.
YENİDEN MİLLİ GÖRÜŞ
1969’da siyasi platforma yeniden avdet eden Milli Görüş, o günden bu güne çığ gibi büyüdü. Ülkemizin her tarafında tanındığı gibi dünya ülkeleri arasında da yakinen tanındı.
Mesela AB ve ABD ülkeleri ile İsrail, "Milli Görüşü"ün ne olduğunu yakından bilmektedirler. Milli Görüş sahiplerinin, kendi “İşbirlikçileri” gibi hareket etmeyeceklerini ve ülkemizde uzun yıllar uyguladıkları sömürü düzeninin ellerinden kaçıracaklarını bildiklerinden özellikle ellerinde ki medya ile her türlü önlemi almaya çalışmaktadırlar.
Ama “Hak, gelince Batıl zail olur” hükmünce bu çırpınışları boşunadır. Er veya geç korktukları başlarına gelecek milletimiz yine Milli Görüş etrafında toplanacak ve milli görüş güneşi yine bütün insanlığı ısıtacaktır.
Şimdi aradan 43 yıl geçmiştir ve Milli görüşün ülkemizde yayılmasında emeği geçek ilkler zaman zaman bir araya getirilmekte ve kendilerine teşekkürler edilmektedir. Ben de bu vesile ile size, 40 yıl değil 43 yıl (1969 ve 2014 yılları dâhil) bir Milli Görüşçüyü tanıtmak istiyorum. Bakalım sizler de tanıyabilecek misiniz?
48 YILLIK MİLLİ GÖRÜŞCÜ
1968 – 69 öğrenim yılında Ankara Yükseliş Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulunda (şimdiki Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi) Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın öğrencisi oldum. Prof. Dr Erbakan’ın; “Seni yetiştireceğiz” ifadesiyle “Bizim Anadolu Gazetesinin” Ankara bürosunda muhabirlik ve gazeteciliğe başladım. Erbakan’ın ihtilaflı Odalar birliği seçimlerini bir gazeteci olarak takip ettim.
1970 yılında MNP Milli Nizam Partisi Kurulunca o partinin Gençlik Kolları Genel Başkanlığına getirildim ve parti Anayasa mahkemesi tarafından kapatılıncaya kadar bu görevini sürdürdüm. 1971’de Milli Selamet Partisi Kurulunca, önce partinin Yenimahalle ilçe Başkanlığına, 1974’de MSP Gençlik Kolları genel Başkanlığında getirildim ve 2 yıla yakın bu görevi yaptım.
1972’de Makine Mühendisi olarak mezun oldum ve mesleki çalışmaları yanı sıra siyasi çalışmalarına hiçbir şekilde ara vermeden devam ettim.
1976 da sanayi ve Teknoloji Bakanlığında Bakan danışmanlığı ile “Ağır Sanayi Yüksek ihtisas okulu yönetim kurulu Başkanlığını” yürüterek kurulmakta olan “Ağır Sanayi” ye eleman hazırladım.
1978 de genel Merkezi Konya’da olan Türkiye Kur’an Kursları federasyonu kurdum ve Genel Başkanlığını 12.Eylül.1980’ne kadar yürüttüm.
1980 yılında MGV Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığına getirildim ve bu görevi kesintisiz 17 yıl sürdürdüm. Vakıftan ayrıldığımda vakfın 1878 şube ve Temsilciliği vardı.
1990 da çıkardığım Gençler için GENÇLİK dergisi ile Çocuklar için KIVILCIM dergilerinin 7 yıl sahiplik ve yazarlığını yaptım.
1997 de yapılan MGV Genel kurulunda Genel Başkanlık görevimi devrederken daha önce Hocamın verdiği “Milli Gençliğin Şeref Başkanı” unvanını delegeler de ittifakla verdi.
2006’dan sonra 12 mahalli gazetede ve 20 kadarı Web sayfasında çeşitli yazılar yazarak halkın olaylara “Milli Görüş” gözlüğü ile bakmasını sağlamaya çalıştım. Bu çalışmaların halen de devam etmektedir.
16.Nisan.2012 de hedefleri; “Mutlu insan, Sağlam aile, Güçlü toplum” olan HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneğini kuruldu. Onun Genel Başkanlığını yürütmekteyim.
Flört yangını, Dünya ve ahiret saadeti, En güçlü silah Medya ve Müslüman’da seviye adında kitaplarım bulunmaktadır.
YORUMLAR