Bir iddia ile yazıma başlamak istiyorum. 1975 yılında kurulan, benim 1980 de Genel Başkan olarak başına geçtiğim ve 17 yıl kesintisiz hizmet ettiği, 1997 yılında yapılan Genel Kurulda ayrıldığım, 2002 yılına siyasi baskılarla kapatılan daha sonra 2013 yılında tekrar açılan MGV, Milli Gençlik Vakfının en hızlı dönemi, benim dönemim olmuştur.
Benden sonra Genel Başkanlığa gelen merhum Adnan Demirtürk daha sonra Genel Başkan olan İlyas Töngüç ve şimdi de hem AGD Anadolu Gençlik Derneği ve hem de MGV’nin Genel Başkanlığını yürüten Salih Turhan dönemleri, benim çalıştığım dönemlerin hızına yetişememişlerdir, yetişemeyeceklerdir. Çünkü onlar hiçbir dönemde benim çalıştığım dönemin yardımcılarına sahip değillerdir.
Bir orduda savaşı asker yapar, ölür veya öldürür. Ancak başarılı tarafa verilecek madalya, o ordunun komutanına verilir.
Benim yardımcılarımın kimler olduğunu söylemem gerekirse, ilk başta teşkilatlanma, eğitim, üretim, stadyumlarda yapılan büyük toplantılar, gençlerin onore edilmesi gibi bütün çalışmaları yakinen takip eden ve hatta uygulamasını bizzat yapan Hocamız Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır. Oğuzhan Asiltürk’tür, Şevket Kazan’dır ve diğer yetkilerdir.
Hocam MGV çalışmalarında direkt olarak beni muhatap alır, bu ise parti Genel Başkan yardımcılarının hoşuna gitmezdi. Ama bunda benim bir suçum yoktu. İlişkinin bu şekilde olmasını bizzat Hocamız istemiş ve bu, onun Milli gençliğe ne kadar büyük bir önem verdiğinin göstergesi olmuştur.
MGV Genel Başkan yardımcılarımız, Kasım Sezen, Zakir Taşdemir, Muhittin Yıldırım, Yılmaz Bölükbaşı, Muzaffer Baydar, Mecit Dönmezbilek, Tuncer Tabak, Sadık Küçükgünay ve diğer yönetim kurulu üyelerimiz… İstanbul Şube Başkanı Abdullah Sevim ve arkadaşları, en uzak il olduğu halde kalbindeki aşka kimsenin yetişemediği Batman Şube Başkanımız İsmail Kartal, Konya Şube Başkanı Lütfi Yalman ve Mehmet Şen, bölge Başkanımız Bahri Kırışık Hocamız, Isparta Şube Başkanımız ve bu gün CANSUYU Başkanı Mustafa Köylü, Kayseri Şube Başkanımız Mehmet ve bölge Başkanımız Ali Deniz, Karabük şube ve Bölge Başkanı İbrahim Erdöl, Diyarbakır Şube Başkanımız Ali Yağmur, ilk çırpıda aklıma gelen kardeşlerimizdir. Elbette bu yazımda diğer çalışma arkadaşlarımı da ayrı ayrı yazmak isterdim. İnşallah “MVG’nin hizmetkarları” adıyla onları da bir kitapta yazarım
1997 MGV Genel Kurulu… Sağımda şehit Adnan Demirtürk, solumda Lütfi Yalman ve Muhittin Yıldırım, arka sırada Abdülmecit Dönmezbilek, Ahmet Yağmur, Ali Yağmur (Diyarbakır), İbrahim Erdöl (Karabük) ve Sadık Küçükgünay…
GENEL BAŞKANLIKTAN AYRILIYORUM
1980 den 1997 yılına kadar MGV’de 17 yıl, MNP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı olarak başladığım 1969 dan, MSP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı, Kur’an Kursları Federasyonu Genel Başkanlığı da dâhil olmak üzere toplam 45 yıl Milli Gençliğin içinde ve başında görev yapmış bir kardeşinizim. Bundan dolayı Cenab-ı Hak’ka sonsuz hamd ederim.
MGV’nin 78 il, 900 ilçe ve 900 belde ve büyük köy olmak üzere 1878 şubesinin bulunması, Üniversiteler de erkek ve kız 150 bin kayıtlı gencimizin bulunması, gençliğin her kesimizde teşkilatlanması bazı siyasileri korkutmuş olacak ki vakıflar Genel Müdürlüğüne verilen şifahi talimatla benim Genel Başkanlıktan azledilmem istemiyle bir dava açılmıştı. Eğer mahkeme beni azlederse yerime kayyum atayacak belki de böylece vakıf 180 derece yön değiştirecekti. Bunu önlemek için Vakıf senedimizin verdiği yetkiye dayanarak bir genel Kurul Yapmaya ve Genel Başkanlığa bir başka arkadaşımın getirilmesi suretiyle aleyhimize açılan davanın düşürülmesi sağlamak istedik.
17.Ağustos.1997 tarihine bir Genel Kurul koyduk. Hocamız, hem bir yaz tatili olması ve hem de çalışmaların biraz gözlerden uzak olması için Balıkesir/Altınoluk’a gitmişti. Beni 16.Ağustos.1997 günü yanına çağırdı. Konya milletvekili Lütfi Yalman’la önce İzmir’e, oradan da Altınoluk’a gittik.
Hocamız, benim uzun zaman Gençlik çalışmalarında çalışmamdan dolayı bana teşekkür etti ve “Bu Genel Kurulda Genel Başkanlıktan ayrılıyorsun. Ama biz seni bırakmayacağız. Sana gazete veya teşkilatta bir görev vermek istiyoruz. Sen hangisini tercih edersin?” dedi. Ben de, “Hocam. Ben teşkilat içinden geliyorum. Bana teşkilatta görev verirseniz, başarılı olacağımı zannederim” dedim ve elini öperek oradan ayrıldık.
Ankara’nın büyük bir salonunda yapılan genel Kurulumuzla ben Genel başkanlıktan ayrıldım ve yerime Trabzon/Vakfıkebir Temsilcilik Başkanımız Adnan Demirtürk Genel Başkanlık görevine getirildi. Aynı genel kurulda daha önce Hocamızın bana verdiği “Milli Gençliğin Şeref Başkanı” unvanı delegeler tarafından da oylandı ve ittifakla kabul edildi.
Birkaç sene Adnan kardeşimiz Genel Başkanlık yaptı. Gerçekten kendini yetiştirmiş değerli bir kardeşimizdi. O konuşurken sanki Erbakan Hocamız konuşuyor zannederdik. Bir gün özel otomobiliyle görevli olarak Ankara’dan Samsun’a giderken yolda geçirdiği bir trafik kazasıyla onu kaybettik. Görev üzerinde olması hasebiyle, onun “şehit” olduğuna inanıyorum.
Daha sonra onun yerine İlyas Töngüç