Her yıl Ramazan ayının sonlarında, çeşitli ambargolar altında bile bir ay orucunu tutmuş bayram yapmaya hazırlanırken İsrail’in saldırısına uğrayan Filistinliler, bu Ramazan sonunda da (2021 yılı Ramazan’ı) aynı akıbete uğradılar ve havadan ve karadan bombalandılar.
Yine birçok insan çoluk-çocuk, kadın-erkek, yaşlı genç olmak üzere katledildiler, birçok ev yıkıldı ve harabe haline geldi.
Müslüman ülkelerin halkları Corono salgını sebebiyle sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen kendilerine kesilecek yasaklara aldırmadan sokaklara çıkarak Kudüs’ün Yahudi’nin zulmünden kurtarılması için mitingler yaptılar. Bazı Batılı ülkelerin insanları ise insan olmanın verdiği reaksiyonla sokaklarda İsrail karşıtı gösteriler yaptılar.
Ama ülkenin bütün yetki ve yönetimi ellerinde olan özellikle Müslüman ülkelerin yöneticileri, sanki ellerinde yetki ve imkân yokmuş gibi sadece kınama beyanatları vererek güya sorumluluklarından kurtulmaya çalıştılar.
Lafa gelince İsrail karşıtı gibi gözüken bu idareciler, iş İsrail’le siyasi, ticari ve askeri işbirliklerine gelince halkın gözüne baka baka onlarla el sıkışmaktan ve işbirliğinden kaçınmadılar.
YA MİLLİ GÖRÜŞCÜLER
Medyanın yayınları ile narkozlanmış halk seçimlerde Milli görüşü gereği gibi tanıyarak ona oy vermemiş ve maalesef onu meclis dışı muhalefetinde bırakmış olmasına rağmenülke yönetiminde bulunanlara; “Yahudiler, sözden, kınamadan anlamazlar. Onların anladıkları tek dil onlara yaptırım uygulamaktır” demişler ve yaptırımları sıralayarak İncirlik hava meyanının kapatılması, İsrail’e atılan bombaların zamanında kendilerine bildiren Kürecik radar üssünün kapatılması, İsrail ile siyasi, iktisadi ve askeri işbirliklerinin durdurulduğunun ilanı, İsrail Büyükelçisinin ülkeden çıkartılması, D8 İslam ülkeleri Birliğinin devreye sokulması gibi somut teklifler getirmişlerdir.
Milli görüşçüler bununla da kalmamış, çeşitli illerdeki mitinglerde öncülük yapmışlar hatta AGD – MGV’li gençler İncirlik üzerine yürüyerek “İncirliğin kapatılmasını” istemişlerdir.
1960’lı yıllarda ABD’nin kullanımına açılan İncirlik, o günden bu güne bizim 1974 de Kıbrıs Barış harekâtını yapmamız üzerine, ABD’nin bize ambargo uygulamasına misilleme olarak ilk defa 1976 yılında CHP-MSP Hükümeti tarafından kapatılmıştır. O günden sonra da Yöneticilerimiz bir dahaABD’ye misilleme yapma cesaretini gösterememişlerdir.
KUDÜS’ÜN KURTARILMASI
1980 yılında çeşitli siyasi ayak oyunlarıyla MSP Milli Selamet Partisi, hükümetten düşürülmüş, 1977 seçimlerinde milletvekili sayısı 48 den 24’de düşürülmüş ama MSP,TBMM’de kalmayı başarmıştı.
AP’nin dış işleri Bakanı Hayrettin Erkmen’in İsrail lehine bir jest yapması ve Başkentini Telaviv’den Kudüs’e taşıması üzerine, TBMM sine, Hayrettin Erkmen aleyhine bir gensoru önergesi veren MSP gurubu, yaptığı sıkı ve etkili kulis çalışmaları ve meclis konuşmalarıyla mecliste yapılan oylamada Hayrettin Erkmen’in Bakanlıktan düşürülmesini sağlamıştı.
Hemen bu büyük olayın ardından 6.Eylül.1980 tarihinde Konya’da bir miting tertiplemiş ve milyonlarca insanı orada toplamayı başarmıştı.
Ben o yıllar, Genel Merkezi Konya da bulunan “Kur’an Kursları Federasyonu Genel Başkanı” idim ve Federasyonun 1. Olağan Genel kurulunu 5.Eylül.1980 günü Konya da yapmıştık. Kongreye katılan bütün delegeler ve misafirler Konyalılar tarafından bir gece misafir edilmiş ve ertesi günü yapılacak olan mitinge de katılmışlardı.
Bu mitingin adı “Kudüs’ü kurtarma mitingi” idi.
Miting tamamen yasal bir temel üzerine oturuyordu. Beş kişilik bir tertip heyeti bütün müracaatları yapmış ve gerekli bütün izinler alınmıştı.
Bu mitingin başmisafiri hiç şüphesiz MSP Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve MSP Genel merkez yöneticileri idi.
Büyük bir insan selinin doldurduğu miting, benim kürsüden miting katılanlara tek ses okutturduğum İstiklal marşı ile başlamıştı.Büyük bir insan seli o gün Konya'yı ayağa kaldırmış ancak ne mitingden önce ne de mitingden sonra hiç bir taşkınlığa ve kanunsuzluğa neden olunmamıştı.
O gün mitingin istiklal marşını kürsüden ben okutmuş, bütün mitinge katılanlarla hep birlikte "hakkıdır, Hakk’a tapan milletin istiklal" demiştik.
Ancak bu arada 8-10 gencin ki (bunların kimliği bizim için bilinmemektedir) biz istiklal marşı okurken onların oturduklarını duymuştum.
Mitingden 6 gün sonra 12.Eylül.1980 de ülkemizden 10 senede bir yapılan askeri darbelerden birinin daha yapıldığını bütün partilerin kapatıldığını, demokratik hayatın askıya alındığını radyolardan duymuştuk. Tabii bu arada Kur’an kursları federasyonumuz da kapatılıyordu.
Bu ihtilal için iki gerekçe ilan edildi. Bunlar; ülkemizde artan anarşi ve terör olayları ile Konya’da yapılan Kudüs’ü kurtarma mitingi idi.
Resmi izinli bir miting, hiç bir taşkınlık yapılmamış tek bir insana veya bir dükkâna tecavüz olmamış, konuşmacılar Kudüsüzerinde gizli emelleri olan israil'itel'in etmiş ve miting yine büyük bir olgunlukla sona ermişti. Nasıl oluyor da bu miting bir ihtilalin gerekçesi olabiliyordu?
12.Eylül.1980 gecesi terör ve anarşi de bıçakla kesilmiş gibi kesiliyordu. Hâlbuki belki de yıllardır ülkemiz sıkıyönetimle idare ediliyordu.
MSP Genel Başkanını ve diğer yöneticileri, yıllarca mahkemelerde yargılandılar. Siyaset yasağına tabi tutuldular.
Aslında ferasetle olaya bakıldığında İsrail, mecliste Dış İşleri Bakanı Hayrettin Erkmen’iBakanlıktan düşüren ve Türk kamuoyunu ayağa kaldırarak İsrail’e kafa tutan bu siyasi aksiyonu cezalandırmaya yeltenmiş ve onu siyaset dışı haline getirmiştir.
YORUMLAR