Hiç dikkat ediyor musunuz? Bize İslam diye anlatılanlara, yazılıp kitap haline getirilen eserlere… Hep ferdi (bireyi) muhatap almakta ve ferdin mükellefiyetlerini anlatmaktadırlar.
İman başta olmak üzere iyilikler cümlesinden olarak, ihlâs, çaba ve gayret, iyilik yapmak, namaz kılmak, oruç tutmak, haç ve umreye gitmek, zekât vermek vb. ağaç sevgisi, hayvan sevgisi, insanları sevmek, çevreyi korumak vb.
İslam’ın yasaklarından kaçınmak, zan ve gıybet etmemek, iftira etmemek, içki içmemek, kumar oynamamak, zina etmemek, yalan söylememek, emanete hıyanet etmemek, başkasının hakkına tecavüz etmemek, çalmamak, rüşvet almamak, kötülükten kaçınmak vb.
Bir vaiz, bu ve buna benzer konuları işlemekte, cemaatine va’zu nasihatte bulunmaktadır. Bir yazar, hazırladığı kitabında bu ve benzeri ferdi esas alan konuları işlemektedir. Cuma hutbelerine bakın, bu tasnifin dışında değildir. Vaiz kürsünde işlenen konular da yine aynıdır. Televizyonlarda dinlediğiniz kişiler hep bu konulardan bahsetmektedirler. Şeyh efendiler, tarikatlar da zaten insanı yetiştirmeyi kendilerine hedef aldıklarından bu ve benzeri konuları anlatmaktadırlar.
Bütün bunlara bakarak, İslam’ın ferde çok önem verdiğini ve onun manevi ve maddi sahada yetiştirilmesi gerektiğini istediğini söylememiz yerinde olur.
Nitekim Peygamberimiz Hazret_i Muhammed (s.a.v) de “Darül Erkam’da (Erkam’ın evinde) Ashabını (arkadaşlarını) yetiştirmeye çalıştığını görmekteyiz.
İSLAM TOPLUMU İHMAL ETMEMİŞTİR
Kur’an-ı Kerimde; “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, ayrılıp tefrikaya düşmeyin” buyrulmaktadır. Kim sarılacak sorusunun cevabı olarak da; “cemian – hepiniz” buyrulmaktadır. “Müslümanlar, bir vücudun organları gibidirler, Birisine bir araz olursa diğer organlar da bunan acı duyarlar” buyuran Peygamberimiz (s.a.v) İslam toplumunun nasıl olması gerektiğini bize anlatmaktadır.
Ferde çok önem verdiğini örnekleriyle gördüğümüz İslam, Müslümanların bir araya gelmesiyle oluşturdukları toplulukları ihmal mi etmiştir? Bu konu, İslam’ın konuları arasında yok mudur?
Toplum en az iki kişiden oluşur. Bunun azamisi “Bütün Müslümanların oluşturdukları bir toplumdur. Bu gün yeryüzünde 1,5 milyar Müslüman olduğu kabul edilirse, işte bu toplumun bir bütün olabilmesi için uyacakları esaslar İslam da nasıl belirtilmiş, hangi sahalarda hangi emir ve nehiyler verilmiştir. Bunların bilinmesi de şarttır.
Affedersiniz, helâya nasıl girilecek, helâdan nasıl çıkılacak, nasıl yemek yenecek, nasıl su içilecek, nasıl yatıp uyunacak gibi insanın her sahasına ölçü getiren İslam, insanların oluşturduğu toplumun çalışmalarını ihmal mi etmiştir? Hâşâ İslam’da topluma ait konular bulunmamakta mıdır? Eğer bu konular bulunmuyorsa, İslam bu sahada eksik olmaz mı?
Hâlbuki biz biliyoruz ki Cenab-ı Hak Kur’an-ı Keriminde; “Dininizi ikmal ettim, size nimetimi tamamladım ve İslam’ın sizin dininiz olmasına razı oldum” buyurmaktadır. Demek ki dinimizde eksik veya fazla bir şey yoktur. Eksiklik zamanımız Müslümanlarındadır, Hocalarındadır, Ben ilim adamıyım, Ben yazarım, diyenlerdedir. Çünkü toplumu bunlar eğitmekte, bunlar toplumun önünü açmakla görevli bulunmaktadırlar.
MUTLU İNSAN PANELİMİZ
HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneğinin hedefleri, “Mutlu insan, Sağlam aile, Güçlü toplum” olarak belirtilmiştir. Dernek olarak bu hedefleri ortaya koymakla bu ortamda adeta bir devrime de imza atmıştır.
Öyle ya her an ve her yerde fertten bahseden hatiplerimizin oluşturduğu ve onların yoğurduğu bir topluma, bir sivil toplumu kuruluşu çıkıyor ve “İslam sadece fertten bahsetmez. Fertlerin oluşturduğu toplumdan da bahseder. Fert ve toplum arasında, toplumun güçlü olmasını sağlayacak ilim ile uğraşmayı, olgun insan olabilmek için nefis terbiyesi yapmanın da ölçülerini koymuştur” diye ilan etmiştir.
Bu fikri devrim, zamanla çevreden muhite yayılacak, insanlara ulaşacak, onların kafasında ve gönlünde yer edecek ve daha sonra da onların davranışlara yansıyacaktır.
Çalışmalarımızın başlangıcı olarak önce bu hedeflerimizin dernek yetkilileri ve üyeleri tarafından bilinmesi, daha sonra da halkımıza eriştirilmesi için hedeflerimizi birer birer ele alalım ve bunları kariyer sahibi Akademisyenlere, sahasında kitap yazan ve konferanslar veren Hatiplere anlattıralım dedik.
Önce “Mutlu insan” adında bir panel hazırladık. Bu panelde ele alınması gereken konu başlıklarını ve tali konuları bir liste halinde hazırladık. İstedik ki hatiplerin konuşmaları dağınık olmasın, birinin konuşması diğerini tamamlasın.
Mutlu insanın anlatacak birçok Akademisyen, hatip ve vaiz karşımıza çıktı. Biz bunlar içinden dört tanesini seçerek onlarla bir panel yaptık. Eh, Sağlam aile yapısın konuşabilecek bir Akademisyen de bulduk, ona konferans verdirdik. Güçlü topluma konusuna gelince o sahada konuşacak adam bulamadık. Orayı ara, burayı ara… Yok, bulamadık ve âcizane bu konuyu ben kardeşiniz anlatmaya mecbur kaldım.
YORUMLAR