Reklam
Reklam
HAK VE BATIL ÇATIŞMASI (1)
Nevzat LALELİ

Nevzat LALELİ

HAK VE BATIL ÇATIŞMASI (1)

26 Şubat 2025 - 16:58

Ülkemizde Ağır Sanayi konusunu ilk dillendiren sonra da eline biraz imkân geçince hemen bunları gerçekleştirmeye çalışan Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve onun savunduğu Milli Görüş fikirleri olmuştur. Erbakan Hocamız da biliyordu ki Milli görüş olmadan ne fert ve de ne de devlet de hiçbir şey yapılamazdı. Nitekim bu gün yapılamadığı ve hatta mevcutların özelleştirme adıyla yabancılara satıldığı gibi.

 Bir tarafta yapanlar diğer tarafta satanlar birbirleri ile önce fikri sonra siyasi arenada bedeni olarak çatışıyorlardı. Bu çatışmanın temelinde ise hak ve batıl mücadelesi vardı. 
Hak ve batıl kapışmasını bilmeden, ülkemizde Ağır sanayii kuracak mıyız, yoksa kurulmuş bunan Ağır sanayi satarak ellere (yabancılara)  muhtaç mı olacağız? Bütün ihtiyaçlarımızı ithal mi edeceğiz? Sorularına cevap veremeyiz. 

        Allah (c.c) dünyayı kurarken onu bir mücadele ortamı şeklinde kurdu. Bu çatışma ortamında bize, hak ve batılı tanıtarak bizi serbest bıraktı. Öyle ya bir imtihan ortamındaydık. Allah’ın emirlerini tutarak hak adına mı hareket edecektik yoksa nefsimize uyarak batıl adına mı?

       Söylediklerimizi, yaptıklarımızı ve hatta niyetlerimizi bile kaydeden kameralar sebebiyle bir gün bu yaptıklarımızdan hesaba çekileceğimize inanmaktayız. Eğer hesap günü olmasa bu dünya yaşanılır bir yer olmaktan çıkar, gücü, makamı, parayı, çevrisini başkalarını ezmekte kullanan adamların yaptıkları yanlarına kâr kalırdı.

 İfademizi şöyle de söyleyebiliriz. Hak sahipleri, iyiliklerin bütün dünyaya ve bütün insanlığa yayılması için çalışırlarken, kendi toplumu hariç bütün insanlığın köle veya yok edilmesi için batıla çalışan insanlardan mı olacaktık? 
 
 İfademi tartarsanız, bir olayın kendi toplumunda tutunması ve onun bütün insanlığa yayılması için devlet olunması gerektiğini söylemeye gerek yoktur.

 HAK VE BATILIN SAHİPLERİ
 Âdem (a.s) ın oğulları Habil ve Kabille başlayan hak ve batıl mücadelesi zamanımıza kadar geldi, bu mücadele kıyamete kadar da devam edecektir. Hak ve batıl mücadelesi madem bir vakıadır, bu yapıyı değiştirmemiz elimizde değil o halde bu iki ana zihniyetten hangisinde yer almalıyız? 
  
 Batılın merkezi durumunda bulunan Yahudiler, 1492 yılında İspanya Endülüs İslam devleti baş şehri Granada’nın düşmesi ve Müslüman İspanya Endülüs hâkimiyetinin sona ermesi üzerine Kraliçe İzabel, Müslümanlarla birlikte Yahudileri de İspanya’dan kovması için bir karar çıkardı. Karara göre Yahudiler tüm mal varlıklarını bırakarak İspanya’yı ülkeyi terk edeceklerdi.

        1942’de 200 bin Yahudi İspanya’dan kovuldu ve sürgünden sonra alınan bir kararla Yahudilerin bir daha İspanya’ya girmesi yasaklandı. Böylece Yahudiler hem parasız ve hem de vatansız kalmış oldular.

        Osmanlı Hükümdarı II. Beyazıt, Yahudileri kendi ülkesine kabul ederek onları Selanik’e yerleştirdi. Onlara fikir ve vicdan özgürlüğü ile ekonomik özgürlükler tanıdı. 
 
        Yahudiler, Osmanlı’nın bu alicenaplığına teşekkür edeceklerine içten içe gizli örgütler (mason locaları) kurarak Padişahı devirmeye, Osmanlıyı yok etmeye ve İslam’ı ortadan kaldırmaya çalıştılar.
 

Bu yazı 56 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar