Yeni bir yazı serisine başlıyoruz. Bu seride el ele tutuşup gezen gençler sonuçta nasıl yanıyorlar. Bunu İslami açıdan değil sosyal açıdan ele alıyoruz. Ülkemizde evlenmeler kadar boşanma olduğunu görüyoruz ve “yazık oluyor bu gençlere…” diyoruz.
Hayatımın büyük bir bölümünü milletimizin ve insanlığın saadeti için harcadım ve çalışmalarımı bu sahaya tahsisi ettim. Benim için “Milli Görüş” milletimizin ve tüm insanlığın mutluluğunu istemek ve bunun için her türlü fedakârlığı yaparak çalışmak idi. Kur’an kursaları Federasyonu, Milli Gençlik Vakfı, HAY-DER Hayırda Yarışanlar Derneği hep aynı gayenin tahakkuku için kurulmuş ve çalışmalar yaptığım kuruluşlardır.
Bu çalışmalarda hedeflerim; “Mutlu insan, Sağlam aile, Güçlü toplum” u kurabilmekti. Bu gün ülkemizde hatırı sayılır sayıda bir “Milli Gençlik” varsa ve kendinden söz ettiriyorsa, bu uğurda yapılan çalışmalardandı.
Ancak yetiştirmeye çalıştığım bu gençliği karanlık değirmenlerinde öğütüp yok etmek, onları akıllarından değil hislerinden yakalayarak alçaltmak isteyen güçlü lobiler de yok değildi.
Özellikle akıldan çok hisleri ile hareket eden gençlerimizi erkekse kızlarla, kızsa erkek arkadaşlarla çözmek, onların ideallerini körelterek his taraflarını şehvetlerini öne çıkarmak ve böylece bir millet yok etmek isteyenler vardı. 1980 ihtilali sonra bunların gençlere attığı slogan; “Dövüşme, seviş…” idi. Bunlar toplumun temeli olan aile kurmak, bir yuvamın mutlu ferdi olmak, evlatlar yetiştirmek gibi ahlaki talepleri yok etmek için harıl harıl çalışıyorlardı.
Bir millet, kız ve kadınlarının milli değerlere bağlılığı ile millet olur ve bunlar bu değerlerden uzaklaştırılır ve orta malı kadınlar yapılırsa ortada milletten eser kalmazdı.
Onun için ellerinde ki medya körüğü ile durmadan ahlaksızlıkları pompalıyorlar, felakete duçar olmuş bir kızımızın haberini anlatırken sanki okuyucuyu/seyirciyi tahrik ederek anlatıyorlardı.
Ve kızlarımız şunu iyi bilmelidirler ki birisinin başına istenmeyen bir şey geldiği zaman inanın en çok ben üzülüyorum. “Şimdi bu kızımızın dünyası da ahreti de zindan olacak. Ne yapacak şimdi bu kardeşimiz” diyorum.
Bu kitabımı da onları bekleyen tehlikelerden korumak ve her birinin hayalinde ki “beyaz atlı prens…” ile evlenerek mutlu yuvalarını kurabilmeleri için hazırladım. Tabii erkeler içinde hayallerinde ki “Pamuk prensesi” bulmak arzusuyla…
Yukarıda flört yapmaya yeni başlayan iki gencin fotoğrafını koydum. Bu işin başlangıcıdır ve gönül hırsızlığının nasıl cazip yapılmakta olduğunu göstermektedir. Bu fotoğrafı görüp de bütün hayat bu şekilde devam edecek zanneden kızlarımızı ikaz ederek diyorum ki “Hayır. Bu işler böyle başlamakta ama böyle devem etmemektedir”
Genç kızlar;
Bütün ziynetlerinizi sizi nikâhlayacak olan kocanıza vermek istemez misiniz?
O halde bu kitabı okuyunuz…
Delikanlılar;
Evleneceğiniz kızın sizden önce başkalarıyla flört yapmasını ister miydiniz? O halde sizde flört yapmayın ve bu kitabı okuyunuz…
Bu kitapta, bu işlerin nasıl başlayıp nasıl devam ettiğini ve nasıl neticelendiğini birlikte inceleyeceğiz.
Temennimiz, hiç kızımızın “Flört yangınına…” düşerek yanmamasıdır.
Nevzat Laleli
HAY-DER
Hayırda Yarışanlar Derneği
Genel Başkanı
YORUMLAR