1995 seçimleri, ülkemizde 100 senedir devam eden Batıcı ve işbirlikçi partilerin hükümranlığına bir yerde son vermiş ve milli değerlerimize bağlı milli Görüş’ün tek partisi olan Refah Partisini koalisyonlarla da olsa iktidara taşımıştı.
RP o seçimlerde 6 milyondan fazla oy alarak % 22 oy ile birinci parti olmuş ve 142 milletvekili çıkarmıştı. Hemen arkasından % 19’ar oy alarak ANAP ve DYP gelmektedir ve bu partilerin 126 şar milletvekili bulunmaktadır.
550 kişilik meclis çoğunluğu göz önüne alınırsa hükümet kurmaya yetkili iki parti olacak ve kurulan yeni hükümet meclisten güvenoyu alabilecektir. Sonunda REFAH-YOL hükümeti kurulur ve Refah Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakan olur. Doğru Yol partisi Genel Başkanı Tansu Çiller ise Başbakan yardımcısı.
Hükümet daha güvenoyu bile almadan ilk sınavı ile karşılaşır. Asgari ücret komisyonu kurulmuş, işçi, memur, emekli, BAĞKUR emeklisi maaş ve ücretlerine zam beklemektedirler.
Bir evvelki hükümetin Başbakanı ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, yeni hükümeti müşkül duruma düşürmek için bir beyanat vererek. Asgari ücretin en az % 30 olması gerektiğini söyler. Sendikalar ise yıllarca alıştıkları gibi asgari ücretin % 25 olmasını isterler.
Bu talepler karşısında Başbakan; “Siz ne diyorsunuz? Asgari ücretteki bu zam talebinizle memur ve işçilerimiz aç kalırlar” der ve gereğini de yapar.
NASIL TESPİT EDİLDİ
Asgari ücretin tespiti ve kamuoyuna ilanın yapılması için bir Bakanlar Kurulu toplantısı yapılır. Toplantıya girmeden önce de Maliye Bakanı Abdüllatif Şener’i yanına çağıran Başbakan Erbakan; “Abdüllatif, biraz sonra yapacağımız Bakanlar Kurulu toplantısında ben sana “Abdüllatif paramız var mı?” diye sorarsam, sen “Var Hocam” diyeceksin diye tembih eder.
Çünkü daha önceki koalisyon Hükümetlerinden de bilmektedir ki “Milli görüşün hükmünün eriştiği yere diğer partilerin hayalleri bile erişememektedir”
Nitekim Başbakan maaş ve ücret zammını % 50 olarak ortaya atınca özellikle Doğru yol partisi Bakanları bu zam miktarının fazla olduğunu bu kadar parayı bulup veremeyiz, derler. Ama Maliye Bakanı Abdüllatif Şener, “Paramız vardır, Hocam” deyince itirazlar kesilir.
Ancak 1996 yılı Bütçesi bir evvelki Hükümet tarafından kanunlaştırıldığı için kanunun kalemleri içinde maaş ve ücretler için bu kadar para bulunmamaktadır. Bu sefer de itiraz, “Önce kaynağı bulalım sonra bu kadar zammı verelim” olarak yapılır. Başbakan Erbakan bu itirazı da “Hayır önce vereceğiz sonra kaynağı bulacağız” diyerek keser.
CUMHURİYET TARİHİNİN İLK BÜYÜK ZAMMI
Başbakan Erbakan bir basın toplantısı yapar ve Asgari ücretin % 50 artırıldığını ilan eder. İki ay kadar sonra asgari ücrete bir kere daha % 50 zam yapılır. Bu arada emeklilere ve BAĞKUR emeklisine ise % 300’e varan zamlar yapılmıştır.
Bu yüksek oranda zamlar yapılırken ekmek, elektrik, su, doğal gaz gibi temel ihtiyaç mallarına bir kuruş zam yapılmaz, yeni vergiler konmaz.
Vatandaşın eline yüksek zamlı maaş ve ücretleri geçince bu para ile piyasadan ihtiyaçlarını alır, borçlarını öder. Böylece piyasada bir canlanma olur. Para piyasaya sürülünce (dikkat edilirse faizsiz paradır bu) enflasyon yükselmez, vatandaş mutlu olur. Oğlunu evlendirir, kızını gelin eder.
Hükümet ücret ve maaşlara yaptığı bu yüksek zammı nasıl karşıladı dersiniz?
Önce israfı kesti. Oradan milyarlar elde etti. Sonra o zamana kadar zarar eden KİT Kamu İktisadi Teşekküllerini kara geçirdi, oradan milyarlar elde etti. Havuz sistemini kurarak devletin faizle soyulmasını önledi, oradan milyarlar elde etti. Piyasa hareketlendiği için hem vergi matrahı arttı hem de toplanan vergiler yükseldi.
Not: Bu yazı yayına hazırlanmakta olan “AĞIR SANAYİ – YAPANLAR VE SATANLAR” kitabından alınmıştır. Nevzat Laleli 2.1.2025
YORUMLAR