Plansızlığın bir sonucu olarak yapılan bazı dibi çıkmaz yollarımız vardır. Yolun girişine de bir trafik levhası konmuştur. “Bu yol çıkmaz” diye… Kendini çok usta bir sürücü olarak takdim eden bir sürücü bu yola giriyor ve gazetecileri, TV’cileri yanına çağırıyor. “Bakın diyor ben bu yolu nasıl geçeceğim” diyor. Uğraşıyor, didiniyor. Aradan yıllar geçiyor. Sonunda diyor ki; “A… Bu yol çıkmazmış.”
Geçmiş olsun. Bu yolun çıkmaz olduğu yıllar önce sana söylendi. Ama sen bir kör inatla, bir kabadayılık uğruna yılları su gibi harcadın. Şimdi diyorsun ki “Bu yol çıkmaz sokakmış” Bu kadar zaman kaybının, harcadığın imkânların bir daha nasıl elde edeceksin? Yahudi, Yahova’nın (Yahudi’nin ilahı) sadece Yahudi’yi insan olarak yarattığına inanıyor. Diğer bütün insanlar, maymundan türemişlerdir ve Yahudi’ye hizmet etmek için yaratılmışlardır, diyor. Bütün insanlığı ve özellikle de Müslüman toplulukları sömürebilmek için Faizci, sömürücü ve ahlaksız bir sistem olan Kapitalizm’i kurmuş, bu sistemi önce ABD’de oturtmuş (Protestanlığı ve Evangelizm ile) sonra da bütün dünyaya ihraç etmiştir. Yahudi bu sistem ile bütün insanlığa adeta; “Sen çalışacaksın, ben yiyeceğim” demektedir.
Biz ise Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra ekonomimize“faiz” kavramını sokmuşuz. O gün bu gün para değerimiz durmadan düşmekte, o gün bu gün döviz fiyatları durmadan yükselmektedir.
2005’li yılları bir düşünün. Türk lirasından 6 sıfır (000 000) atmışız, milyon kelimesini kaldırmış yerine sadece lira kelimesini koymuşuz. Bir iddiamız daha olmuş, “1 dolar, 1 TL olacak” diye… Bu yazının yazıldığı bu gün 1 dolar 6 tl yi geçmiş durumdadır. Her gün yeni artışlar göstereceği de beklenilmektedir.
KAPİTALİST EKONOMİDE ENFLASYON
Baştan iyi bilmeye mecburuz ki Allah, Peygamber demekle, camileri ve din görevlilerinin sayısını artırmakla, Kapitalist sistemin önüne geçilmez. Çünkü Kapitalist sistem kanunlarla toplumun sırtına çöreklenmiş ve bütün bir milleti kucaklamış bulunmaktadır.
İkinci bilmeye mecbur olduğumuz gerçek, her şeyde olduğu gibi ekonominin de bir kanununu, bir kuralı vardır. Kapitalist ekonomik sistem, ekonomisinin “bıçak sırtında gitmesi” demektir. Kesinlikle yarına güvenemezsiniz, yarın ne olacağı belli olmaz. Yani ekonominiz kırılgan bir ekonomidir.
Dağdan yuvarlanan bir kartopunun aşağıya doğru geldikçe büyüdüğünü, çığ şekline girerek önüne geleni ezip geçtiğini görürsünüz. “Ne oldu da küçücük bir kartopu kocaman bir çığa dönüştü” demeye hakkımız var mıdır? İşte üssel bir fonksiyona sahip faizin fiyatlar ve enflasyon üzerinde ki tesiri bu örnekte olduğu gibidir.
“Adil düzen” ise bünyesinde faiz barındırmadığından ekonomi istikrarlı bir yapıya sahiptir. Hak ölçüsü olan para, altın para gibidir. Bırakın fiyatların yükselmesini, teknoloji geliştikçe birim zamanda daha çok üretim yapılacağı için fiyatlar düşmektedir.
Her ne kadar ağzımızdan Allah kelimesini eksik etmesek bile uygulanan ekonomik sistem faizci, sömürücü ve ahlaksız Kapitalist düzen olduğu için, bu gün olduğu gibi önlenemez hale gelmiştir. “Onların doları varsa, bizim de Allah’ımız var” sözü iyi bir sözdür ama ekonomik tahribatı önlemeye yetmemektedir.
Hem Allah; “Kendilerine faiz hakkında bir hüküm geldiği halde hala faizle uğraşanlar, Allah ve Resulü ile harp etmiş olanlardır. (Bakara 279)” demiyor mu? Söyler misiniz, Allah ve Resulü ile harp edenler, bu savaşı kazanabilirler mi?
HİÇ Mİ BİR ŞEY YAPILAMAZ
Elbette, bu kötü ekonomik gidişin önüne geçmek için yapılacak bazı önlemler, alınacak bazı tedbir vardır. Bunların başında bir an önce “faizci, sömürücü ve ahlaksız Kapitalist nizamdan” Adil düzene geçmek için çalışılmalıdır.
“Borç al, nefes al” politikasını bırakılmalı, israf mutlaka önlenmeli, paraları betona ve asfalta gömme yerine onlarla üretime geçilmeli, istihdam sağlayacak alanlara yatırılmalıdır.
Tüketime teşviki verilmemeli, her sahada üretime ve imalata ağırlık verilmelidir. Üretime verdiğiniz destek sizin pazara mal arzınızda ve ihracatınızda görünmeye başlayacaktır. Böylece sizin dış ticaret açığınız değil dış ticaret fazlalılığınız oluşmaya başlayacaktır.
Darp haneye emir vererek her an yeni para bastırmaktan vazgeçilmelidir. Tedavüldeki para, ya elinizde ki stok altın karşılığı veya üretim karşılığı olmalıdır. Çünkü para hak ölçüsüdür. Açıktan para basmak, milletin hakkını çalmaktır.
Tekrar ediyorum. Yersiz açıklamalarla, halkın gazını almakla bu işler önlenemez. “Terleyeceksin arkadaş, terleyeceksin” ve “Bu işler için maya lazım maya…” diyen rahmetli Erbakan’a Hocamıza bir kere daha rahmet okuyalım.
Bir önemli konu da, terör ve anarşiyi önleme adına yıllarca yapılan savaş durdurulmalı, bütçe savaş bütçesi olmamalıdır. Dış güçler diye tenkit ettiğiniz güçlerle, çok sıkı fıkı olmamalı, biz işimize bakmalıyız. İkide bir ayaklarına gidip onlardan talip alıyor intibasını üzerimizden silmeliyiz.
YORUMLAR