Haber ve yorumlarına güvenilen bir gazete olan Milli Gazete’nin 15.07.2010 tarihli sayında, konumuzu ilgilendiren aşağıda önemli haber yayınlandı.
Aile olma, yuva kurma ve onu sağlıklı bir şekilde devam ettirebilme sosyal ve psikolojik yönlerini ele alan ve kendisi de bir psikoloji merkezi sahibi olan Ayşe Katre bakın ne diyor.
“Ayzep Psikolojik Danışmanlık Merkezi Psikoterapisti Ayla Ketre, televizyon kanallarında ekrana gelen ve geniş bir izleyici kitlesine ulaşan evlilik programlarının aile kurumunu derinden sarstığını iddia ederek, bu tür programlara ilgili bakanlığın müdahale etmesini istedi.”
Ailenin toplumun en küçük sosyal birimi olduğunu ifade eden Ayla Ketre, aynı zamanda bireyin sağlam bir psikolojiyle yetişmesinde de oldukça önemli bir yeri olduğunun altını çizdi. Bugün toplumda yaşanan sorunlara bakıldığında hemen hemen her problemin altında 'aile' faktörünün öne çıktığını kaydeden Ketre, cinnet getiren bir kişinin öncelikli olarak ailesine şiddet uygulamasının yanı sıra aile içindeki cinsel sapkınlıklara kadar birçok davranış bozukluğunun temelinin de aile köklerinin sağlanmamış olmamasına dayandığını vurguladı.
Aşk evliliklerinde boşanma oranı yüzde 80
Aşk ve sevgi temeline dayanan evliliklerde dahi boşanma oranının yüzde 80'e ulaştığı bilgisini vererek, özellikle son dönemlerde televizyon kanallarında sıkça ekrana gelen ve yoğun ilgi gören evlilik programlarının toplum üzerindeki olumsuz etkisine dikkat çeken Ketre, söz konusu programların temeli hiç de sağlam olmayan bir evlilik tutumunu özendirdiğini anlattı. Bu tür programların uzmanların 'zararlı' olduğu görüşünde birleşmesine karşın neden hala popüleritesini koruduğu ve geniş bir izleyici kitlesine ulaştığının yanında toplumun hangi ihtiyaçlarını karşıladığı sorularına yanıt aranması gerektiğini belirten Ketre, her iki konunun da büyük bir hassasiyetle irdelenmesi gerektiğini savundu.
Türkiye'deki boşanma vakalarının her geçen gün arttığına işaret ederek sağlam temellere dayanmayan bu tür evliliklerle kurulacak olan ailelerin topluma getireceği olası problemlerin neler olacağını soran Kerte;
"Evlilik programlarını irdelediğimiz zaman karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor; kadınlar ekonomik ve sosyal güvenceye önem verirken, erkeklerse karşısındakinin kendisine ne vereceği yönünde bir yaklaşım içinde. Bu tür programlara özellikle ekonomik anlamda herhangi bir güvencesi olmayan kadınlarla ikinci baharını yaşamak isteyen beylerin yoğun ilgi göstermesi bir başka dikkat çekici nokta" dedi.
Bir aile kurulacaksa üzerinde durulması gereken oldukça önemli konular olduğunun altını çizen Ayla Ketre, bunların da arkadaşlık ilişkileri, gelinen ailenin özellikleri, dini inanç ve tutumlar, cinsel yaşam ve boş zaman alışkanlıkları olarak sıralanabileceği bilgisini verdi.
Ketre, "Stüdyo ortamında, birkaç kişinin, 'Bizce bu çift birbirine uygun' ya da 'Şu nedenle olmaz' gibi öngörülerle yetişkin bireylere yön vermeleri, bireylerin henüz kimlik kavramlarının olgunlaşmadığının aynı zamanda da bir göstergesidir. Ama yakın çevresinden kolayca etkilenen, dış ses odaklı bireylerin bu tür bir programa bağlı olarak yapacakları evliliklerinden kolayca hüsrana uğrayabileceklerini belirtmekte fayda var" diye konuştu.
Toplumsal yozlaşmaya katkı sunuyorlar
Söz konusu programları bazı kişilerin popüler olma adına ekranda Türk kültürüne ve milli değerlere uygun olmayan birçok tutum ve davranışlarda bulunarak, toplumsal bir yozlaşmaya da katkı sunduklarını ifade eden Kerte;
Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ı (aynı davet daha sonra Bakanlara da yapılmış sayılır) da göreve çağırarak; Aile kurumunu derinden sarstığını savunduğu bu tür programlara gerekli müdahalenin yapılmasını istedi.
Ketre, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ülkedeki evlilik yaş ortalamasının 23 olduğuna dikkat çekerek, buna rağmen yaşları 20 – 21 arasında değişen genç kızların televizyon ekranlarına çıkarak evlenmek istediğini beyan etmesinin doğru olmadığını da sözlerine ekledi.