Ülkemizde çok partili hayata geçtiğimiz 1944 yılından 1969 yılına kadar bir çeyrek asır iki görüş varlığını ve hükmünü sürdürdü. Bu görüşler ekonomik ilmi adıyla Liberalizm ve uygulamasıyla Kapitalizm ve ilmi adıyla Sosyalizm uygulamasıyla Komünizm, halkımıza yutturulan adları ile ise sağcılık ve solculuk şeklinde takdim edildi.
Halkımız önce İttihat ve Terakki (Birlik ve kalkınma), Halk Fırkası ve sonunda da Halk Partisi olarak karşısına çıkan bu siyasi akımı aradan geçen 100 seneye rağmen bir türlü benimsemedi. Çünkü onların döneminde halkımıza ve inançlarına akla hayale gelmez zulümler yapılmıştı.
1944 yılında ise dış ve iç siyasi baskılar sonunda çok partili hayata geçerken Halk Fırkası içinde bir bölünme ile Celal Bayar ve Adnan Menderes’in kurdukları Demokrat Partisini halkımız sağcı (Müslüman Partisi) olarak tanındı, biraz da siyasiler bu şekilde tanıtmaya gayret ettiler.
Bir çeyrek yüz yıl sol – sağ kapışması devam etti. Bunların sağcılık ve solculukları bir meyhanede aynı masanın sağında oturmakla solunda oturmak arasında bir fark kadardı.
Bu oyun, 1969 yılında siyaset sahnesine çıkan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ortaya koyduğu “Milli görüş ve Adil düzen” söylemlerine kadar devam etti. Milletimiz milli görüşü ve adil düzeni tanıdıkça ona yöneldi. Ancak Emperyalist dış güçlerin ve onların içeride ki işbirlikçilerinin, bu çalışmaları engellemeye yönelik çalışmaları ve çelmeleriyle karşılaştı.
Milli Görüş’ün halka tanıtılması çalışmalarını yürüten MNP Milli Nizam Partisi, MSP Milli Selamet Partisi, RP Refah Partisi, FP Fazilet Partisi bir biri arkasına değişik kombinezonlarla ve ayak oyunlarıyla kapatıldı. Ama bütün bu zorluklar milli görüşçüleri frenleye yetmedi. Hatta onları daha da şuurlandırdı. Şimdi aynı görüş SP Saadet Partisi kanalıyla çalışmalarını sürdürmektedir.
Ülkemizde yayın yapan hemen bütün medya (Televizyon, Gazete, dergi ve radyolar) milli görüşü ve onun toplumu mutlu kılacak teklifi Adil düzeni, önce yok sayma, sonra kötüleme, daha sonra da bir takım güçleri kışkırtarak onu siyaset sahnesinden silme yarışına girdiler. Ancak tek kudret ve kuvvet Allah’ın yardımı ile bu çalışmaları önlemeye güçleri yetmedi. Halen kurtuluşun tek siyasi kuruluşu olarak çalışmalarına büyük bir azimle devam etmektedir.
1968 – 69 öğrenim yılı benim Mühendislik öğrenimi için Ankara’ya gelerek Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a öğrenci olduğum yıldır. Ve o yıl aynı zamanda Milli Görüşün siyaset sahnesine çıktığı yıldır. Böylece ben kendimi bu çalışmaların içinde ve başında buldum. Kendimiz programlasak denk getiremeyeceğimiz bu mutlu olayı, Rabbim isteyince denk getiriveriyor. Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya türküsü isimli şiirinde dediği gibi; “Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur/Sırtına Sakarya’nın, Türk tarihi vurulur.”
Hemen ifade etmeliyim ki bir fikir eğer siyasi ortama girmezse, sadece fikir olarak kalır. O fikir topluma mal olmaz ve o fikrin uygulanması da mümkün olmaz. Yani Kanarya sevenler derneği ile adil düzen kurulması mümkün değildir.
“Adil Düzene doğru” kitabımda, Adil düzeni anlatmıyorum. Adil düzenin lazımesini anlatmaya çalışıyorum. Yani Adil düzen kurulmazsa, insanın nasıl insanlıktan çıktığını adeta bir canavar olduğunu, toplum ise her sahada anarşi ve terör içinde adım adım yok oluşa doğru gittiğini anlatmaya çalıştım.
Bu kitapta okuyacağınız yazılar, benim değişik zamanlarda makale olarak yazdığım yazılardır. Bu yazılardan konusu “Adil düzene doğru” olanlarını toplayarak kitap haline getirdim. Bu yazılar içinde bazı konuların mükerrer olması da mümkündür. Bu konuda okuyucumun müsamahasına sığınıyorum.
Çalışma ve gayret bizden, Tevfik ve başarı Allah’tandır.
YORUMLAR