Kusurlu da olsa Latin harfleriyle şöyle yazılabilir:
Tebbet yeda ebileheb(in) ve tebbe. Ma eğna anhü malühü ve ma keseb. Seyasla naren zateleheb (in) vemreetühü hammaletelhatab; Fi cidiha hablün mlin mlesed.
Ebuleheb’in iki eli ve kendisi helak olacaktır; kızgın ateşe girecektir; boynunda hurma lifinden (bir) ip olduğu halde karısı da odun yüklü olduğu halde (alevli ateşe girecektir)
Tefsirlerde metine uyarak dılı geçmiş zaman kullanılmış ise de o mana bugün Kur’an’ı okuyanlar için uygun olsa bile surenin indiği henüz Ebulehep, oğlu ve eşinin helak olmadığı günlerde mana “Ebulehebin iki eli ve kendisi helak olacaktır” şeklinde anlaşılmış olmalıdır. Yoksa müşrikler hemen itiraz eder “Muhammed’in Allahı ebuleheb helak oldu- diyor” derlerdi. Ayetlerde mazı sığasının (dılı geçmiş zamanın) kullanılması helak olayının ilirde kesin olacağını belirtmek içindir. Kur7an tercümesi okuyan vatandaşlarımızın bu hususu dikkate almalarını önemle tavsiye ediyorum.Geleceğe ait kesinlik ifade etsin diye birçok yerde muzari (gelecek zaman) yerine mazı kullanıldığı bilinmelidir.
Şimdi surenin daha iyi anlaşılması için iniş veya geliş sebebini verelim.
Peygamberimiz “en yakın akrabanı korkut (uyar)” anlamındaki ilahi emri alınca Kubeys dağının Safa tepesine çıkarak “ey Abdimenaf oğulları nidalarıyla yakınlarını yanına çağırdı ve onlara bu dağın arkasında atlı bölükler var desem inanır mısınız? Diye sordu. Onlar da inanırız; çünkü senin yalanına hiç şahit olmadık” diye cevap verdiler. Bun9un üzerine Peygamberimiz “öyle ise ben sizi şiddetli bir azabın önünden korkutucu (uiyarıcı) olarak görevlendirildim.” Dedi. Orada bulunan Ebulehep künyesindeki amcası “bizi bunhun için mi buraya topladın? Tebben lek ‘sana helak) diye karşılık verdi. Hatta bazı rivayetlere göre ellerine taş alarak atmaya teşebbüs etti; ama engellendi.
İşte Tebbet Suresinin bu iniş sebebi dikkate alındığında Canabu Hakkın hem peygamberini teselli ve hem de Mekkelileri uyarmak için Ebuleheb’in helak olacağını, malı ve kezancının onu kurtaramayacağını, alevli ateşe gireceğini, Peygamberimizi arkasından çekiştiren ve ona eziyet vermek için de yoluna dikenli odunları getirip atan eşi Ümmücemil’in de boynunda hurma lifinden ip ve sırtındaki odunlarla yüklü olduğu halde aynı ateşe gireceğini bildirmiş olduğu açıkça anlaşılıyor.
Gerçekten Allah 7ın bu bildirdikleri veya vaad ettikleri tamamen gerçekleşmiştir. Ebuleheb Tebbet suresinin inişinren sonra eğer kardeşinin oğlunun dediği hak ise ben malımı ve oğlumu feda edip kendimi azaptan kurtarırım demiş. Fakat müslüman olmayan oğlu Uteybe babasıyle birlekte şam’a gitmek üzere yola çıkarken Peygamberimizin karşısına çıkarak “yıldırızın battığı zamana yemin ederim ki Cebrailin de sana yaklaştığına inanmıyorum” diyerek miraç hüdisesini kabul etmediğini açıklayarak Peygamberimizin önüne tükürerek gitmiş. Peygamberimiz de Allahım ona köpeklerden birini musallat eyle diye beddua etmiş ve Uteybe Şam şolculuğunda beraberce uyumakta olduğu birçok yolcu arasından bir aslan tarafından koklanmak suretiyle seçilerek parçalanmıştır. Böylece Ebulehep oğlunu feda ederek azaptan kurtulma ümidini yıtirmiştir. Daha sonra Ebulehep -adese- denileh ve TAUN gibi sirayet edici bir sivilce hastalığınayakalanmıştır. Hastalığın kenlerine geçeceği endişesiyle yakınları da gereği kadar ilgilenmemiş, hatta ölüsü üç gün ölduğu yerde kalmıştır. Çok kötü kokması nedeniyle ancak birkaç Sudanlı zenciye ücret verilerek bir çukura gömülmesi sağlanmıştır. Karısı Ümmücemil ise yine Peygamberimizin yoluna dağıtmak üzere topladığı dikenli odunları götürürken dinlenmek üzere yükünü bir taşın üstüne oturtmuş fakat Cebrail arkadan yükünü çekip arkaya düşen yükün ipi boynunu sıkmak suretiyle ibretli bir şekilde ölmüştür.
Sureden alınacak mesajz çok önemlidir. Surenin manasına uygun olarak meydana gelen tarihi olaylara baktığımızda Allah’ın yegane dini olan İslam’ı tebliğ etmeye çalışan Peygamberimize eziyet eden Ebulehep, oğlu ve karısının akibeti çok feci olmuştur. İslam dini Peygamberimizin tebliğiyle zamanının insanlarına öğretilmiş ise de günümüz insünlarına öğretilmesi için alimlere hatta bilgili müslümanlra ih0tiyaç vardır. İşte bu ihtiyacın bilincinde olanlar kendi güçleri nisbetinde İslam’ı tebliğ edeceklerdir. Bu tebliğ veya öğretimi örgün olarak yapanları da yaygın olarak yapanları da kasıtlı olarak engelleyenlerin hatta dinimiz ne kadar benimsenirse ülkemiz ve milletimiz de o kadar huzurlu olur düşüncesiyle mal ve zamanlarını feda edenlere eziyet yapanların akibetlerinin de fecaatle sonuçlanacağı bu surenin başlıca mesajıdır. Fazla uzaklara gitmeden yakın tarihler incelenecek olursa buna birçok misay bulunabilir
İslam’ın mesajlarını doğru bir şekilde anlatanlara veya diğer İslami hizmetleri düzgün olarak yürütenlere engel olmaya çalışanlara karşı Tebbek suresi okunursa engelciler Ebulehep ve Ümmücemil’in akibetine benzer belalara çarpılabilirler,
M.Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
YORUMLAR