Cemaatle kılınan namazlardan sonra müezzinlerimiz “ALA RESÜLİNA SALEVAAAT”, SÜBHANELLAHİ VELHAMDÜLİLLÜHİ VE LAİLAHE İLLELLAHU VELLAHÜ EKBER VE LAHAVLE VE LAKUVVETE İLLA BİLLAHİL’ALİYYİL’AZİyM” deyip duruyorlar. Bundan sonra cemaat ve tabii olarak da kendileri “Ayet’ül-kürsi”yi okuyorlar.
Halbuki fıkıh kitaplarımızda böyle bir husus yer almamaktadır. Sadece Peygamberimiz (sas)in: Kim ki nemezlardan sonra “Ayet’ül-kürsi”yi okursa ertesi güne kadar onu korur” anlamındaki hadis-i şerifleri yer almaktadır.
Öyleyse müezzinlerimiz namazların arkasından açıktan/sesli olarak “Ayat’ül-kürsi” yi okumalıdırlar. Eskiden tüm İstanbul camilerinde Bu okuyuş devam etmekteydi . Şimdi bile bazı camilerde bu okuyuş devam etmektedir.
Bu konuda İsmail Hakkı BURSEVİ Hazretleri Ruh’ul-beyan adlı 10 ciltlik Arapça ve kısmen de Farsça tefsir kitabında şöyle demektedir:
Fakir der ki: Burada asrımızda Ayet’ül-Kürsi’nin namazların akabinde cehri/açıktan okunmasını inkar eden ve onu cemaatten herbirinin gizli okumasını gerektirenlerin aleyhinde delil vardır. Çünkü Kur’an’ı dinlemek okumasından daha sevaptır. Müezzin Kur’an’ı okuduğu ve orada bulunanlar onu dinlediği zaman onların (yani cemaatin) hepsi onu okumuş gibi olurlar. Okumanın ve topluca dinlemenin sevabının ölüye vasıl olması caiz olduğuna göre diriye vasıl olması (ulaşması) konusunda ne zannedersin?”
Bursalı İsmail HAKKI bu ifadeleriyle namazlardan sonra “Allahü lailahe illa hüve” diye başlayan “Ayet’ül-kürsi’nin müezzinler tarafından okunmasının çok daya iyi olacağını vurgulamış oluyor.
Yıllardan beri Kur’an Kursu öğretmeni iken, imam-Hatiplik yaparken, Müftülük görevindeyken böyle yapılmasını tavsiye etmiş ve bizzat kendim de böyle yapmışımdır.
Evet… tekrar edelim ki müezzinlerimiz namaz sonrasında fıkıh kitaplarında geçmeyen “Sübhanellahi vel’hamdü lillahi vela lailahe illellahü vellahü ekber ve la havle havle vela kuvvete illa billahilaliyyil-azim” yerine “Ayet’ül- Kürsi”yi açıktan okumalıdırlar. Böylece cemaat arasında bu ayeti okurken galat yapanların onu doğru okumayı öğrenmelerine de yardımcı olmuş olurlar.
“AIyet’ül-Kürsi”nin mealini de burada vermeyi gerekli görüyorum. Yüce Rabbimiz orada kendisini şöyle tanıtıyor:
“Allah kendisinden başka ilah olmayandır; o diridir ve kayyumdur (olayları çekip çevirendir); Onu uyku ele geçiremediği gibi uyuklama bile onu yakalayamaz; yer ve göklerde ne varsa ona aittir; onun katında onun izni olmadan kim şefaat/aracılık edebilir? O sizin önünüzden (hayatta iken) ve arkanızdan (öldükten sonra) olacakları da bilir; O’nun Kürsisi (icraat makamı) göklerden ve yerden de geniştir. Onları korumak ona zor gelmez; O çok yüce ve çok büyüktür”
Ayetin son cümleciğindeki “onları korumak ona zor gelmez” ifadesini okuyan Müslümanlar tedbirde kusur etmemek şartıyla bir gün koruma altına girmiş olurlar.
M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
YORUMLAR