Kureyş suresi Kur’an- kerimin sondan 9. Baştan itibaren 106. Suresi olup Peygamberimizin kabilesinin adını almış bulunmaktadır. Dört ayetten oluşur. Kusurlu da olsa latin harfleriyle şöyle yazılabilir.
“Liilafi kureyşin ilafihim rihleteşşitai vessayf(i) felya’büdü rabbe hazelbeytillezi et7amehüm min cuin ve amenehüm min haavf.”
Meali kısaca şöyle verilebilir:
“Kureyş’in (genel olarak çevresiyle) anlaşması, kaynaşması, (özel olarak da) yaz ve kış mevsimlerinde alışkanlık ve anlaşıp kaynaşma (nimeti) için Kureyş kabilesi şu evin (Ka’be’nin) Rabbine ibadet etsinler. Zira O (aynı zamanda) onları açlıktan doyurdu ve korkudan emin kıldı.”
Kureyş kabilesi putlara tapıyor, Allah’a ibadet etmiyorlardı. Halbuki Kabe Allah’ın emriyle yeryüzünde ilk defa ibadethane olarak yapılmış, Hz. İbrahim tarafından yeniden inşa edilmişti. Ve onun sayesinde Mekke sakinleri çevreden itibar görüyor, hatta onun hareminde (yakın çevresinde) kimse kimseye tecavüz etmiyor, emniyet içinde yaşıyorlardı. Ayrıca çevre devletleriyle bu sayede kolayca ticaret antlaşması yapabiliyor, imtiyaz (kapitülasyon) elde ediyorlardı. Bu arada Zemzem suyu gibi nimetler de vardı. Fakat buna rağmen putlara tapıyor, sapkınlık içinde yaşıyorlardı. İşte bu durum hatırlatılarak birçok ilahi nimetin karşılığı ibadet etmeleri gerekirken etmiyorlardı. Hiç değilse akıl sahibi olanlarda hayranlık uyandıran Mekke’nin asayişi, çevre aşiret ve devletleriyle yapılan antlaşmalar yaz günlerinde Şam tarafına sıcaktan bunalmadan, kış mevsiminde Yemen tarafına üşümeden gidip gelebilme nimetine karşı Kabe’nin sahibi olan Allah’a ibadet etmeleri isteniyordu.
Surede özel olarak o günkü Mekkelilerin iman edip ibadet etmelerinin emredilmesi garepsenmemelidir. Çünkü Mekke’de doğan Peygamberin diğer millet ve ülkelere yönelmeden önce orayı kendisine bağlı kılması gerekiyordu. Surede dikkatimizi çeken önemli bir husus daha vardır. Şöyle ki :
Kış ve yaz seferlerine alışmış olmaları bize sadece Şam’ı (Günümüz Suriye’sini hatırlatmakla kalmıyor, “Neden Suriye’nin yaz günleri, Yemen’in kış günleri sefere elverişli olduğu?” sorusunu da yöneltiyor. İşte bu sorunun cevabı surenin genel olarak tüm İslam ümmetine hitab ettiğini ortaya koymaktadır.
Bilindiği gibi dünyamız güneş etrafında 23.27 derece eğik olarak dolaşmakta ve böylece dört mevsim oluşmaktadır. Bunun için kışın ‘güneş’ Ekvtora yakın olan yerleri iyice ısıtmasına karşın Şam taraflarının sefer için elverişli olmayacak derecede soğuk olması sebebiyle Mekkelilerin Yemen’e gitmeleri, yazın ise güneşin 20 derece paraleline yakın olan Yemen’i daha çok ısıtacak diklikte vurması orayı bunaltırken Şam dolaylarını Mekke’ye göre normal ısıtması burasını sefer için elverişli hale getirip Mekkelilere sefer ve ticaret imkanı vermesi gerçekten çok büyük bir nimettir. İşte Mekkelilere bu nimet hatırlatılarak Allah’a kullu etmeleri emredilirken Mekke gibi 20 derece Paraleli üzerinde, yahut yakınında olan tüm beldelere “Yazın her hengi bir maksatla kuzeye, kışın isi güneye gitme kolaylığı elde etmelerinin şükrü olarak Allah’a ibadet etmeleri emredilmektedir. Daha kuzey veya daha güneyde olan ülkeler veya beldeler de soğuk veya sıcak paralel kuşaklarında alıştıkları iklime göre kuzey yarımkürede olanların kışın güneye, yazın ise kuzeye seyahat ederek hobilerini tatmin ederken veya ihtiyaçlarını görürken Güney Yarımkürede olanlar ise tersi seyahatlerini gerçekleştirirler ki onlara da bu durum hatırlatılarak ibadete teşvik edilmelidirler.
YORUMLAR