Felak, Kur’an-ı Kerimin sondan ikinci suresi olup beş ayetten ibarettir. Kevser ve İhlas surelerinden sonra Nas (insan) suresiyle birlikte en çok okunan bir bölümdür. Peygamber efendimizin yatmadan önce İhlas ve Nas ile birlikte okuduğu ve ümmetlerine okunmasını ümmetlerine tavsıye ettiği bu sure Nas suresiyle birlikte nazil olmuş yani gökten inmiştir. Kusurlu da olsa latin harfleriyle şöyle yazılabilir.
Kul eüzü bi rabbilfelak (ı) min şerri ma halak(a) ve min şerri ğasikin iza vekab€ min şerrinneffasati fil’ukad(i) ve min şerri hasidin iza hased(e). Meali şöyle verilebilir:
“Yarattıklarının şerrinden (kötülüğünden), her tarafı kapladığı zaman karanlıkların kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, içre ettiği zaman çekemezin kötülüğünden sabahın Rabbine sığınırım de”
Paygamber efendimiz Amir oğlu Utbe’ye “Bu gece indirilen ayetleri görmedin mi (duymaüdın mı) ki hiçbir zaman onlar gibisi görülmemiştir. (Onlar) -Kul eüzü bi rabbilfelak ve Kul eüzü bi Rabbinnas-tır” diyerek bu iki surenin toplam onbir (11) ayetine ve bu ayetlerin tümünün de sığındırma ve sığınma olduğuna işaret etmiştir. (Ruhu-l-beyan/Felak tefsiri).
Suremizin tefsir ve yorumunu yapmaya çalışalım;
Felak sabah manasına geldiği gibi patlama anlamına da gelmektedir. Sabah güneşin doğmasıyla meydana geldiği için güneş manasına da gelir ve RABBU-L-FELAK Güneşin Rabbi demek olur. Hak Dini Kur’an Dili adlı eserinde Muhammed Hamdi YAZIR İbni Sina’nın “Felak yokluk zulmetinden varlığın nuruyla parlayarak oluşan şeydir” dediğini aktarıyor ki burada İbni Sina’nın günümüzdeki BİGBANG (büyük patlama) deyimiyle ifade edilen YARATILIŞ TEORİSİ’ne -Dünyünın büyük bir patlayışla birden bire yaratıldığı- iddiasına yaklaşık bir ifade kullandığı söylenebilir. Patlama anlamına geldiği birçoklarınca bilinen ‘infilak’ sözü ‘felak’ kökünden gelmektedir. Günümüz fenninde tüm meyve, sebze ve ağaçların tüm şekillerinin çekirdekte şifresinin bulunduğu ifade edilmektedir. Öyleyse bu görüşü de dikkate alırsak KUL EÜZÜ Bİ RABBİ-L-FELAK İFADESİ her sabah doğan güneşin günün en temiz havasını taşıyan sabah vaktinin, büyük bir patlamayla yaratılan kainatın sebze ve ağaçların tüm şekillerini içlerine sığdırdığı çekirdeklerin Rabbine (terbiye edicisine, düzenleyicisine) sığınırım de” manası gündeme gelir. Şu halde MEN ŞERRİ MAHALAK (Yarattıklarının kötülüğünden günün en temiz havasını taşıyan sabah vaktinin büyük bir patlamayla yaratılan kainatın kocaman sebze ve ağaçların tüm şekillerini içlerinde taşıyan tohumların her sabah doğan güneşin Rabbine sığınırım de” anlamı ortaya çıkar.
Zariyat suresi 56.ayetinde Allahü Teala “Ben cin ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” , Mülk (Tebareke) suresi ikinci ayetinde ise “Ölüm ve hayatı hanginiz daha iyi iş yapacak diye imtihan etmek için yarattım” diyor. Ama buna rağmen Felak suresinde yarattıklarının arasında kötülük yapabilecek varlıkların bulunacağına da dikkatimizi çekerek tedbir (önlem) almamızı istiyor.
VE MİN ŞERRİ ĞASİKİN İZA VEKAB cümleciği yukarıda “her tarafı kapladığı zaman karanlıkların kötülüğünden” şeklinde tercüme edilmiş ve ay ışığının bile olmadığı bir gecede bazı kötülüklerin olabileceği ve karanlık dolayısıyla korunması da zor olacağından Allah’ı sığınmak gerektiği anlaşılır. Ayrıca bazı karanlık düşüncelerin sonucu karışık ve karanlık yani sonu karanlık hadiselerin ortaya çıkabileceği ve onlardan da Allah’a sığınmak gerektiği ifade edilmiş oluyor. Ayrıca ĞASİK Süreyya yıldızı, VEKAB da iniş veya batış (kayboluş) manasıyla tercüme edildiği gibi Peygamberimizin de ĞASİKİN İZA VEKAB denildiğinde (Ennecmü-l-ğasik) dediği; ayrıca Ay’ı aişe validemize göstererek “işte bunun şerrinden sığın; çünkü bu battığı zaman ğasık olur” diyerek kanaatime göre ayın tutulmasından sonra kötü hadiselerin olacağına işaret etmiştir ki bunlardan biri deprem olabilir. Bu itibarla hem Süreyya yıldızının gözlerden kaybolduğu ve hem de ay‘ın tutulduğu zaman ki şerlerinden Allah’a sığınırık” anlamı çıkar ki bu Süreyya yıldızının bir ülkeden görünmeyecek şekilde kaybolmasının hem de ay’ın tutulmasının arkasından tabiatta olumsuz olayların meydana gelebileceği ve ona göre önlem alınması gerektiği anlamı çıkar ki bunun üzerinde düşünmek icabeder. Güneş’in hatta Ay’ın dünyamız üzerinde etkileri olduğuna göre çok uzakta da olsalar yıldızların ve dolayısıyla Süreyya yıldızının dünyadan görünmeyecek şekilde kaybolması elbette ki bir etki yapacaktır. Felak suresi bu konuda bilim adamlarını göreve davet ediyor gibi geliyor bana. Konuyla ilgili olarak Mesnevi’nin 15575-15585 numaralı beyitlerine bakılabilir. (Devam edecek)
YORUMLAR