Kusurlu da olsa latin harfleriyle metnini verelim;
Ellahümme barik ala muhammedin ve ala ali Muhammed kema barekte ala ibrahime ve ala ali ibrahime inneke hamidün mecid.
Kısaca meali (anlamı) şöyledir:
“Allahım! İbrahim ve İbrahim’in ailesine bereket verdiğin gibi Muhammed (sas) e ve Muhammed (sas) in ailesine bereket ver. Sen büyük ve övülensin.”
ELLAHÜMME SALLİ duasında olduğu gibi aynen burada da Peygamberimizin ailesine bereket dilerken kendimize de bereket dilemiş oluruz. Çünkü biz onun ümmeti olarak üçüncü dereceden ailesi oluyoruz. Öyleyse “İbrahim ve ailesi verdiğin gibi Muhammed ve ailesine de bereket ver” dediğimize göre Allah’ın İbrahim’e nasıl bir bereket verdiği merak edilecektir. Bu nedenle ona ve ailesine verilen bereketleri bilmemiz gerekir.
İbrahim (as) ve ailesine verilen bereketler:
1- Mısır’dan eşi ve eşinin cariyesi Hacer’le birlikte Filistin’e dönerken SEBU denilen bozkıra konaklayıp bir kuyu kazarak tatlı bir suya kavuşmaları (Taberi C.1 sh.159)
2- Zahire (tahıl ve un) almak için şehre giderken yolda uyuyunca akşam olması nedeniyle şehre girmeyi sabaha bırakarak ev döndüğünde ilk etapta ailesinin kendisini boş dönmüş olarak görmemesi ve geceyi endişesiz geçirmesi için Pazar torbasının içine doldurduğu kumların un ve buğdaya dönüşmesi ve bu buğdayları ekerek çok mal sahibi olması ve ayrıca koyun, keçi edinmesi ve zenginleşmesi. Taberi C. 1 sh. 159)
3- Sonra SEBU’ya çok yakın KIST şehrinde yaşarken eşi SARE’nin cariye (kadın köle) sini kendisine bağışlaması ve ondan bir çocuğu olması, bu çocuğun sayesinde Kabe’nin olduğu yerde zemzem suyunun çıkması.
4- İsmail adındaki bu çocuğun büyüdüğünde babasının kendisini kurban etmesine bile razı olacak, itaat edecek huyda olması.
5- Çok yaşlanmış olmasına rağmen (İbrahim’in 80, Sare’nin 70 yaşına gelmesine) rağmen SARE’den İshak isminde bir oğlu olması ki o da sonradan Peygamber olmuştur. (Taberi 173)
Kur’an-ı Kerim’in Hüd suresindeki 73. Ayet bu şaşkınlık veren hadiseyi ve bunun İbrahim ailesine rahmet ve bereket olduğunu haber vermektedir.
6- İbrahim’in: “Yarabbi insanlardan bazılarının kalplerini bunlara (Hacer ve İsmail’e) meylettir, onları meyvelerle rızıklandır, onların şükredeceği umulur” diye dua etmesiyle (İbrahim suresi 73.ayet) ekin, yemiş ve meyve olmayan Mekke’ye her taraftan çeşitli zahire ve meyve gelmesi.
7- SARE vefat ettikten sonra nüfusun çoğalmasına ihtiyaç olan o devirde İbrahim’in KANTURA isimli bir kadınla evlenerek ondan altı oğlunun olması. (Taberi 194)
Bütün bunlar büyük nimet ve bereketlerdir. Başka izahları da olamaz. Ve bizler de bu duayı okumakla buna benzer nimet ve bereketlere kavuşmamızı istemiş oluyoruz. Ancak bu duanın okuyucuları olarak Enfal suresinin 34.ayetinin inişi anında Peygamberimizin “Benim dostlarım ancak müttekiler (takva sahipleri) dir” Hakimin Müstedreki ve ibni Kesir tefsiri) sözünü dikkate alarak İbrahim gibi sabırlı, onun gibi gayretli ve eşinin zürriyetsizliğine tahammülü gibi bizlerin de eşlerinin kusurlarına tahammüllü olması, İsmail gibi gerekirse Allah için kurban (şehit) olmak, büyük fedakarlıklarda bulunmak, hatta İbrahim, Hacer ve İsmail’in şeytanı taşlaması gibi kötülükleri yanımızdan uzaklaştırmamız, kötülüklere karşı durmamız gerekir.
M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
YORUMLAR