Her yıl camilerimizde Hatiplerimiz, Vaiz ve Müftülerimiz; basında ise dini hassasiyeti olan yazarlarımız çeşitli yönleriyle Ramazan ayının faziletine dikkat çekerler. Bu yıl Ramazan yaklaşınca önceki yıllarda vaazlarımda bir nebze işaret ettiğim, geç yıl da bazı gazetelerde yazdığım (eskilerin ilm-i nücüm) dedikleri astroloji yönüyle Ramazan ayının etkisin tekrar yazma gereğini duydum.
Ramazan orucuyla iki yaz mevsimi geçirmiş bulunuyorum. Kış mevsimlerinde oruç tutmanın kolaylığı tartışılmaz; ama yaz mevsimlerinde Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında günlerin uzunluk ve sıcaklığı insanı bunaltacağı zannedilir. Fakat 42 yıllık memuriyetimde yıllık izinlerimi tamamen fındık sezonunda kullandım. Önceleri babama destek olmaktı esas amacım. Daha sonra miras kalan bahçelerimin tırpanını dahi oruçlu halde 12 yıl devamlı yaptım. Dal sildim ve hiç zor gelmedi. Sadece suyu çok özlüyordum o kadar.
Bu sıcak ve uzun günlerde hem de kosa ile tırpan yaparak nasıl oruç tuttuğumu düşündükçe Dünya’mıza 385 000 km. uzaklıkta olan Ay’ın Ramazan konumunun daha değişik olabileceği kanaatine vardım.
Değişik burçların çocukların karakterleri üzerinde etkili olduğuna pek inanmazdım. Ancak uzun ve sıcak günlerde Ramazan orucunun sağlıklı insanları hırpalamadan tutulması dünyamızın çevresinde yılda 12 dolanım yapan Ay’ın insan üzerinde etkisinin en faydalı olduğu zamanın Ramazan olduğu kanaatimi kuvvetlendirdi. (Bu arada burçların ileriye dönük belli zamanlarda olacak hadiseleri bilmemize yarayacağı yolundaki saçmalıklara buradan bir pay çıkarılmamasını hatırlatmak isterim)
Ayrıca Ramazan ister yaz mevsiminde gelsin ister kış mevsiminde gelsin oruç tuttuğum 54, hatırladığım 66 yıl içinde hiçbir Ramazan ayında önemli ölçüde tabii afet olmamıştır. İşte buradan esinlenerek iddia ediyorum ki Türkçemizde fiziksel yapısıyla birlikte zaman süresine de AY dediğimiz; ama Arapçada süresine ŞEHR, fiziksel yapısına da KAMER denilen Ay asrto-fizik durumuyla Ramazanda dünya üzerinde çok olumlu etki yapmaktadır. Bu nedenle de Ramazan ayında aç ve susuz durmak daha kolay olduğu gibi Dünya’mız da daha güvenli bir süre yaşamaktadır. Yüce Allah’ın orucu Ramazan ayında emretmiş olması da onun bizlere merhameti dolayısıyladır. Önceki senelerde ülkemizin bazı yerlerinde bazı felaketler görülmüş ise de bunların yanlış imardan kaynaklandıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca o yıllarda Ramazan eğlenceleri adı altında İslam’la hiç bağdaşmayan eğlencelere yer verilmiştir. Bu nedenle “Ramazanda böyle eğlence yapılmaz” anlamında uyarıldığımız kanaatindeyim.
Peygamberimizin “Ramazanın ilk gecesinden itibaren Şeytanların bağlandığı, cinlerin kovulduğu, cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapatıldığı” mealindeki sözleri Ramazanın manevi boyutunu dile getirirken yukarıda açıkladığımız astro-fizik boyutunu da gündeme getirmektedir.
Peygamberimiz (sas): “Ramaza’nın başı (ilk on günü) rahmet, ortası mağfiret,sonu ise Cehennemden azat olmaktır” müjdesini veriyor. Öyleyse gelin Ramazan ayına başından itibaren sonuna kadar gereken ilgiyi gösterip dini kurallara titizlikle uyalım ki hem rahmet-i ilahiyeye, hem afv-ı Rabbaniye ve hem de Cehennemden kurtuluşa ererek bayram edelim. Uzun gün veya ağır işlerin yoğun olduğu günlerde oruç tutmayayım da işlerimin yoğun olmadığı veya kışın kısa günlerde daha kolay tutarım” yanlışına kapılmayalım. Zira tecrübeyle sabittir ki Ramazan ayının geçtiği en uzun ve en sicak günlerde oruç tutmak Ramazan olmayan kış günlerinde oruç tutmaktan daha kolaydır. Çünkü gökteki ayın ramazan ayındaki konumu dünya üzerinde orucu kolaylaştıracak bir etki göstermektedir.
M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
YORUMLAR