Mayıs ayının önümüzdeki son haftasında Göynük’te yapılacak olan “Akşemseddin Sempozyumu) dolayısıyla bu yazıyı kaleme almayı gerekli gördüm. 4 Yıl Müftülük yaptığım Göynük’e gidecek ve inşallah bir konuşma da yapacağım.
Asıl adı Şemseddin Muhammed olup babasının adı Hamza’dır. İstanbul’un manevi fatihi olarak da bilinen Akşemseddin’den alacağımız çok dersler vardır. Söz ve davranışları derslerle doludur. Bu yazımızda sözlerinden alacağımız, almamız gereken dersleri yazacağım inşaallah.
1- Bayezid Bistami hazretlerinin “Üstazı olmayanın imamı şeytandır” şeklinde naklederek “Şeyhi olmayanın şeyhi Şeytandır” şeklindeki ifadenin meydan verdiği yanlış anlayışı önlemek istemiştir. Bunu “Men lem yekün lehü üstazün feimamuhu ş-Şeytan” biçiminde Arapça olarak ifade etmiştir.
2- “İnnemel-bid’atül mahzuretü anha bidatün tüzahimü sünneten me’mureten biha” ifadesiyle mahzurlu bid’atin tarifini en güzel bir şekilde yaparak Müslümanları harama düşme endişesinden kurtarmıştır.
3- “Kişiler için ayağa kalkmak sünnete muhalif olmayan bid’attir” diyerek biz Türklerin saygı duydukları kimseler için ayağa kalkmaları adetinin mubah olduğu müjdesini vermiştir.
4-“Sakalı yolmak, bıyığı uzatmak sünnete aykırı bid’attır” sözüyle de sakalı traş etmenin haram olmadığı, ancak mekruh olabileceği görüşüyle milleti rahatlatmış olduğu gibi insanların görünümünde güzellik olması gerektiğine, bıyığı uzatmanın doğru olmadığına işaret etmiştir.
5-“Baş açık gezmek bida’at değildir” diyerek erkeklerin baş açık gezmelerine mekruh diyenlere cevap vermiştir.
6- “Abdest alırken büyüklerin başkasından yardım istemesinin caiz olduğunu” söylüyor. Böylece başkasının abdestte yardım etme isteğinin reddedilmesinin uygun olmayacağına işaret ediyor.
7- “İnsan bilmediğinin düşmanıdır” sözünü “Kim ki icraat yapanın icraatını bilmezse ona düşman olur” şeklinde en güzel biçimde açıklayarak insanların yapmakla görevli oldukları sosyal işleri yaptıklarını ilan etmesinin riya (gösteriş) değil, kendileri hakkında su-i zan edilmesini önlemek olduğunu belirtiyor. Bu meyanda iyi niyetli basına görev düştüğü de ortaya çıkıyor.
8- Mevlana Hazretlerinin: “Allah adamları ile bir an sohbet etmek yüzyıl yalnız başına olmaktan çok daha büyüktür (iyidir)” sözünü naklederek Allah yolunun adamlarıyla sohbet etmeden sahil-i selamete çıkılamayacağına işaret ediyor ve takva sahibi insanlarla beraber olmanın gereğini vurguluyor.
9- Akşemseddin daime “Bu tıfıl oğlum Muhammed Hamdi yetim , zelil kalır; yoksa bu mihneti çok dünyadan göçerdim” derdi. Bir gün Hamdi’nin annesi göçerdim dersin ama göçmezsin” deyince “Peki göçelim deyip yaptığı mescide girip dost ve evladını toplayarak vasiyet eyledi; Yasin’i okumaya başladı ve sünnet üzere yatıp teslim-i ruh eyledi.
Demek oluyor ki, bir insan küçük çocuklarının zelil ve sefil kalmamaları için ömrünün uzatılmasını isterse Allah bu isteğine göre ecelini takdir edebilir. Burada yetimlere ilgi gösterilmesi gerektiğine de işaret edilmiş oluyor.
10- Bir gün Akşey’in yedi oğlu bir sofrada oturmuş taam yerlerdi. Akşeyh “Elhamdülillah” dedi. Büyük oğlu “Yedi oğlunun muhabbet ederek bir sofrada yemelerine hamd eder” dedi; Şeyh tınmadı. (diğer oğlu) Nurullah: ”Ona hamd eylemez; belki yedi oğlundan birisine gönül kaptırmayıp Allah’a gönül vermesine hamd eder” demiş. (Akşemseddin Hayatı ve eserleri 132)
Akşeyh bu sözüyle evlat sevgisinin Allah sevgisi önüne geçmemesi gerektiği mesajını vermiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim Tevbe suresinin 24. Ayet-i kerimesinde “Söyle (Ya Muhammet)! Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kazandığınız mallarınız, piyasasının durgunluğundan korktuğunuz ticaretleriniz, hoşunuza giden meskenleriniz size Allah ve Peygamberden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa onun belasını bekleyin” buyurmuştur.
M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü
YORUMLAR