Reklam
Reklam
AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİNİN DAVRANIŞLARINDAN MESAJLAR (1)
M. Hamdi Güner

M. Hamdi Güner

Sohbet

AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİNİN DAVRANIŞLARINDAN MESAJLAR (1)

27 Mayıs 2024 - 10:34

a)-Haklı bir üstünlüğe sahip Hacı Bayram Veli’nin sofrasına çağırılmayınca onun köpekleriyle yemeğe razı olması herkesin kendisini yetiştirecek olan usta kişiler karşısında son derece tevazu göstermesi gerektiğine işarettir. Bu davranış ile Akşemseddin Hacı Bayram Veli’nin ilk halifesi olduğu gibi Allah’a itaat edenlerin de Allah katında büyük bir mevkiye ulaşacağı mesajını da vermektedir.

Burada usta-çırak ilişkisine dikkat çekmemiz yerinde olur.

b) Fetih için son yakarışında çadırdaki tüm yaygıları kaldırıp safi toprak üzerinde secdeye varması secdenin en makbulünün toprak üzerine yapılan olduğunu perçinlemesi yanında tarlada kılınan namazın en makbul namaz olduğu vurgulanmaktadır. Nitekim Hadis-i Şerifte: “Sahada kılınan namazın 72 derece yani camide cemaatle kılınan namazdan 35 derece daha faziletli olduğu bildirilmiştir.

c) İstanbul’un fethinden sonra gözlerden kaybolup Edirnekapı’da virane bir odada bulunması ve İstanbul’da olduğu sürece orada kalması büyük işleri başaranların kibre kapılmamaları için tutacakları yolu göstermiştir.

d)- Edirne’de ulema, ümera ve ayan-ı vilayet Kostantiniye’nin fethini müzakere edip hiçbiri bunun fetvasınıa teşebbüs edemediği halde bir Arap olmasına rağmen Akşemseddin’in Kostantiniye (İstanbul)un fethi için tam güven vermesi İslam’ın ne derece ihlaslı (özverili) insanlar yetiştirdiğini göstermektedir. Denilebilir ki “Eğer Akşemseddin’in İslami gayreti olmasaydı başka bir ırkın eline geçecek yer için kendisini gaileye atmaz, rahatını bozmazdı.

Bu olay İslam’ın çok büyük bir kıymet olduğunu gösterir.

e) Fatih’in müritlik isteğini kabul etmeyişi Akşemseddin’in devlet idaresine verdiği önemi ortaya koymaktadır. Bu tutumuyla Akşeyh “Şeriat’e bağlı kalındığı sürece yeterli dini bilgiye sahip olanların tarikat’e girmesine gerek olmadığı”na işaret etmiştir. Nitekim İmam Gazzali İhyau-l’ulum adlı dev eserinde aynı şeyi ifade etmektedir.

f) İstanbul’un fethinden sonra teklif edilen yüce mevkileri kabul etmeyip Göynük’e gitmesini Fatihi’in kendisini sık sık ziyaret etmesi düşüncesine bağlamak bana göre yanlıştır. Çünkü öyle düşünseydi daha uzak ama daha müsait yerlere giderdi. Kanaatimce Göynük’e gelip yerleşmesi ekonomik düşünceden kaynaklanmaktadır. Nitekim Gölözü mevkiini çok beğendiği halde oraya yerleşmeyip sarp dağların arasından gelip iki derenin birleştiği yere (şimdiki Göynük)e yerleşmesi evlerin sarp da olsa verimsiz yerlere yapılıp ekime elverişli yerlerin tarıma bırakılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Veli kişiler davranışlarının yorumunu yapmaz, onu feraset sahibi kişilere bırakırlar. Hacı Bayram Veli’nin kendi davranışlarının yorumunu sormayan Akşemseddin’i tercih ettiği gibi Ferasetli Osmanlı nesli de sebebini sormadan ecdadının yerleştiği daracık alana yerleşmişlerdir. Onları şükranla anmalıyız.

g) Akşemseddin Peygamberimizin “Nahnü meaşir-ul’enbiya lanurisü (Biz peygamberler topluluğu miras bırakmayız)” hadisine nazire olarak Ebu Said Ebu-l’hay: “Nahnü meaşir-ul’meşayih (Biz şeyhler topluluğu miras bırakmayız)” dediğini rivayet ederek bütün mallarını vakfetmiş, ancak kaftan, gömlek, tac ve amamesini(sarığını) oğlu Pir Muhammed’e bağışlamış. Çünkü onları Hacı Bayram Veli’den almıştı. (S.81-82).

Demek ki hediyelerle mülk sahibi olan kimselerin mirasçıları babalarının kolaylıkla elde ettiği mallara güvenip çalışmayı gevşetmemeli, onlara gerçekten mirasçı olamayacaklarını bilip kendileri çalışıp kazanmalıdır. Bu davranış nice insanların çalışmayı gevşetip ülke ekonomisine zarar vermelerini önlediği kanaatindeyim. M. Hamdi GÜNER/Emekli Müftü

Bu yazı 5486 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar