Reklam
Reklam
Sorumsuzluklarımız felaketimiz oluyor!
İlhami Atasever

İlhami Atasever

Halkın Kürsüsü

Sorumsuzluklarımız felaketimiz oluyor!

17 Ağustos 2021 - 11:00

“Yüce Allah hiç bir şeyi tek taraflı yaratmaz. Mesela insanın içine bir vicdan hissi, iyilik sevinci ve sorumluluk bilinci yerleştirerek onun da, tüm yarattıklarının da yaratma sürecine katılmalarını ister ve sağlar. ‘Rabbimiz her şeye gerçek doğasını veren ve kendi amaçlarına yönlendirendir.’ (Tâhâ,20/50) ve ‘Allah her bir şeyi yaratmıştır ve yarattığı her şeyi de kendi amacına uygun olarak belirlemiştir/yaratılış amacını yüklemiştir.’ (Furkan, 25/2) Eyvallah!

Dünyamız da zaten sürekli değişen, tekrar tekrar inşa edilen bir faaliyet ve eylemler alanıdır. İşte son zamanlarda yaşadığımız yangınlar, seller, depremler vs. İbret ve imtihanlar bu değişimin ve faaliyetin mecburi bir sebebi olarak hayatımıza girmiştir. Çünkü insan, doğadaki ilâhî dengeyi ve kozmik sistemi korumakla sorumlu idi. Neden? Hem kendi sağlıklı hayatını idame ettirebilmek hem de doğaya verdiği zararın bedelini ve intikamını yaşamamak için.

Doğayı katledip betonlaştırıyoruz, su yataklarına ve yakınlarına yapılarımızı dikiyoruz, fay hattına ve çevresine şehirler kuruyoruz. Böylece doğaya ait sit alanlarına ve dokunulmaz sınırlara tecavüz ediyoruz. Ama şunu aklımıza kazıyalım ki, doğa yavaş yavaş bizden bu yaptıklarımızın intikamını alır ve işgal ettiğimiz, bozduğumuz, çaldığımız toprağı, atmosferi ve yeşili bizden geri alır.

Gelin ne olur! Günahımızın keffareti veya insanî erdemimizin gereği doğanın hakkını doğaya teslim edelim. Yanan yerlerimizi yeşertelim, suyun önünü açalım, fay hattını özgür bırakalım ki, yer küremiz rahat bir nefes alabilsin. Sadece dînî hayatımızın değil bütünüyle yaşamımıza en güzel rol model olan sevgili Peygamber Efendimiz, 1443 sene önce hicret ettiği ve adı Yesrib iken MEDİNE/medenî şehir olarak değiştirdiği bu yeni vatanında ilk yaptığı iş; 20 km. bir sahayı HAREM/ dokunulmaz sit alanı ilan etmesidir. Böylece bırakın ağacı yakmak, yıkmak ve kesmek; yaprağını koparmak bile ağaca zulüm, insana yıkım olacağından dokunulmaz kılmıştır. Kuşu-kurdu, solucanı-böceği, görünür-görünmez tüm varlığı özgür ve emîn/güvenilir bir şehir yarattı.

‘Birinizin elinde bir fidan varken kıyamet koptu-kopuyor olsa bile derhal o fidanı diksin!’ (Sünen Ahmed b. Hanbel, 3/184, hn.12933) hedefini ve bakış açısını insanlığa özellikle de ümmetine hediye eden ne güzel bir rahmet peygamberimiz var. Suya hasret bir kediyi sulayan hanımefendi için ödül olarak Cennet duasında bulunan, köpek ve yavrularını emniyete almak için koca ordunun yolunu değiştiren, ağaç-fidan dikimini her şeyin önüne koyan, su kaynaklarını, yol boyunu ve ağaç altını/gölgelikleri kirletmemeyi ibadet sevabı ilan eden sevgili Rasûlümüzün bu hassasiyeti, ufku, bakış açısı taa o zaman var da şimdi bizde niye yok Allah aşkına?

Gelin lütfen bir dikili ağacımız olsun, yakılan-yıkılanın yerine bir yenisini dikelim, Allah’ın yaratma ve yaşatma esması bizlerde de tecelli etsin. Etsin de yaratılış amaçlarımızdan birini olsun hayata geçirelim inşallah.

Aksi halde ‘OTURAN BİR ÜMMET OLARAK, YÜRÜYEN BİR PEYGAMBERİ ANLAYAMAMA BEDBAHTLIĞI VİCDANIMIZI KANATIR DURUR...’” Nuri Çalışkan’dan alıntıdır. Hoşça kalın.

Bu yazı 3079 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar