Ön yargı!
Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu doğmadan ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.
Gelincik, kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.
Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.
Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır.
Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı.
Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur.
Anne odaya yönelir... Ve odada beslediği beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılan görür.
Einstein’in bir sözü vardır;
“İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor.”
***
“İyilik et denize at. Balık bilmezse Halık bilir”
“İyilik et denize at. Balık bilmezse Halık bilir” hikayesinin ortaya çıkış nedenini bilir misiniz? Anlatayım;
Bir gün Cüneyd-i Bağdadi hazretleri deniz kenarında gezerken bir Mecusi (ateşe, ineğe, timsaha tapan), yanına bol miktarda aldığı yemleri denizdeki balıklara atarken görmüş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:
-Ne yapıyorsun böyle? Sevap kazanmak için balıklara yem atıyorum.
-Senin sevap kazanman için, evvela iman etmen lazım. Sen Müslüman değilsin ki, hangi sevaptan bahsediyorsun?
-Peki, benim bu balıklara yem verdiğimi o bahsettiğin Allah görüyor mu? O'nun görmediği, O'nun bilmediği bir şey yoktur ki...
-Bu da bana yeter.
Aradan 3-5 sene geçmiş, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri hacca gitmiş, tavaf ederken bakmış, deniz kenarında balıklara yem atan Mecusi de tavaf ediyor.
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri sormuş: Burada senin ne işin var? O beni gördü.
-Nasıl gördü? Sen gittikten sonra içimde bir nur parladı, baktım balıkların hepsi kelime-i şahadet getiriyor. Ağaçlara baktım kelime-i şahadet getiriyor. Ben de kelime-i şahadet getirmeye başladım. Senin Rabbin beni gördü. O gördüğü için de buraya geldim.
Sana bir nasihat vereyim mi? “İyilik et denize at. Balık bilmezse Halık bilir”
***
Harun Reşit’e Nasihat!
Bir derviş Harun Reşit’e ağır bir dil (üslup) ile nasihat eder. Harun Reşit dervişin yüzüne doğru bakar ve der ki; “Be adam, sen Musa değilsin, ben de Firavun değilim!” Allah Musa’yı Firavun’a gönderirken “Firavun’a gidin, çünkü o iyiden iyiye azdı, O’na yumuşak söz söyleyin. Belki aklını başına alır ve korkar.”
***
*Akıllı kişi, nefsine hakim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. (Tirmizi kıyamet 25)
Hoşça kalın.
YORUMLAR