Eğitimci-Yazar Sema Maraşlı 03.05.2019 tarihinde akit tv’de katıldığı “Söz Meydanı” programında “İstanbul sözleşmesi” nedeniyle yaşanan mağduriyetleri dile getirmişti. Aşağıdaki yazı yapılan o programdan alıntıdır.
Sema Maraşlı: “’İstanbul Sözleşmesi’ diyor ki; Aslında gelenek rolleri, din ve geleneğin kadına dayattığı rolleri ondan talep etmek ‘İstanbul sözleşmesine’ göre bir suçtur. Sözleşmenin şu anki halinden bile birçok mağdur üretildi. Genç evlilikler çok büyük mağduriyetler üretti. Fakat daha neler var…
*Cinsel istismar iftiraları var. ‘İstanbul sözleşmesinde’ cinsel istismar diye bir şey çıkardılar. Laf atmak da, tecavüz etmek de, taciz etmek de cinsel istismar. Yani eliyle dokunması ile tecavüz etmesi kanuna göre aynı ve aynı cezalar veriliyor. O yüzden 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun ile kadın beyanı esastır deniyor. Bir de bunun üstüne 103. Madde Çocukların cinsel istismarı suçu var. Çok fazla erkek iftira ile içerde. Özellikle 18 yaş altı kızların şikayeti çok daha yüksek olduğu için çok fazla imam iftira ile hapiste.
*Özellikle din dersi öğretmenleri iftiralar nedeniyle içerdeler. Çünkü kanun diyor ki delile gerek yok. Tam aksi şöyle bir şey var; Adamın masum olduğunu bütün deliller gösteriyor. Sadece kız diyor ki işte beni kucağına aldı, bana dokundu, falan filan. Tecavüz yok. 20 yıl, 25 yıl verilen çok ciddi cezalar var ve bunlar çok fazla. Aileler var hanımları dışarıda kan ağlıyorlar.
*Kız öğrenci öğretmenine diyor ki, hocam benim notumu yükselt. Hoca, hayır sen hak etmedin diyor. Kız öğrenci, hocam ben ailemi arayacağım telefonunuzu 5 dakika müsaade eder misiniz? Kız öğrenci dışarıya çıkıyor, hocasının telefonundan kendisine cinsel içerikli mesaj atıyor. Öğrenci, öğretmeninin telefonundan kendisine attığı mesajı siliyor. İçeri giriyor, hocasına telefonunu veriyor ve kendi telefonunu çıkarıp hocasına gösteriyor. Hocam istediğim notu vermeyin de göreyim diyor. Kendisine gelen mesajı gösteriyor. Hocasını tehdit ediyor. (Bunu da bana feminist bir bayan anlattı) şimdi sizi nasıl süründüreceğim görürsünüz diyor. O kadar uç örnekler var ki.
*Öğretmen, kadın velilerin istediği günü veli toplantısı olarak düzenlemedi diye bir araya gelerek öğretmeni, bizim kızları cinsel istismar etti diye şikayet etmişler. Bunlar gazetelere gerçekmiş gibi yansıyor. Sonra öğretmene 30 yıl ceza verilince kadınlar gece uyku uyuyamamışlar üzüntülerinden demişler ki; Biz o ara öğretmene bizim istediğimiz günü veliler toplantı günü yapmadı diye kızdık. Hiç öyle bir şey olmadı. Öğretmen hapisten çıkmış ama o öğretmen bir daha mesleğe dönmemiş. Bazen hakim itirazı kabul etmiyor sizin ilk beyanınız esastır, ikinci beyanınızın bir manası yok diyor!
*Adam yetiştirme yurdunda şoför. Çocukları bir yerden alıp yurda getiriyor. Tam ocak ayı kar, kış evine dönerken güvenlik memuru telefonla şoförü arıyor ve diyor ki kaloriferler yanmıyor. Şoför yoldan geriye dönüyor. Binanın alt katına kalorifer dairesine iniyor. Toplam 8 dakika kalıyor orada. Kaloriferin suyu azalmış onu yapıyor, çıkıyor yukarıya iş tamam. Ama yurtta ona aşık olan bir kız var. Daha öncesinden şoföre mektuplar yazmış. Şoför kendisine yazılan mektupları her seferinde alıp öğretmenlerine götürüyor, kız çocuğu bana böyle böyle yaptı diyor. Bunun yaşı küçük, bana bağlanmış olabilir, bununla ilgilenin diyor. Öğretmenler ve psikolog önemli değil, çocuklar hep yapar böyle şeyler deyip geçiştirmişler.
Aşık olan kız diyor ki o bana tecavüz etti. Yani adam geriye dönmüş, 8 dakikada hem kaloriferi yapmış, hem tecavüz etmiş falan filan. Gazetelerde çıktı bu haber. Vatandaş, gerçek mi değil mi bilmeden bu ne biçim iş, Allah belasını versin, bir sürü insan lanet okuyor adama. Adam 25 yıl hapis cezası alıyor. Ekipler inceleme için geliyor dakika tutarak aşağıya kalorifer kazan dairesine iniyorlar. Aşağıya inip kalorifere su almaları 13 dakika sürüyor. Üstelik de adamı çağıran yoldan döndüren güvenlik memuru! Suçlanan kişinin o işi yapması mümkün değil, adam yüzde yüz masum.
*İmam odaya giriyor, iki kız peşinden geliyorlar, 3 dakika sonra kitap alıp odadan güle oynaya çıkıyorlar, kamera var. İmama 25 yıl ceza verdiler. Hiçbir şey yok. Bunun gibi binlerce insan var hapiste. Öğretmen ve imamlara verilen cezalar ikiye katlanıyor. Niye bizim din adamlarımız cezaevinde?
‘İstanbul sözleşmesini’ takip ekibi diyor ki; Türkiye’de cinsel istismar bildirimi az, yani bizden bildirim istiyorlar. Onlar için rakam çok önemli. Çok affedersiniz ama İslam ülkesini cinsel tacizciler ülkesi olarak gösterecekler. Batıda İslam’a karşı artan bir istek var. Diyecekler ki, bakın sizin beğendiğiniz İslam dininin mensupları cinsel istismarcı!
*Bir beden eğitimi öğretmeni diyor ki! Ben her koğuşa gidiyorum hareket yaptırıyorum. Sadece o tecavüzcülerin koğuşuna gitmiyorum diyor. O koğuştakilerden bir tanesi demiş ki beden eğitimi öğretmenine; Biliyorum bizi tecavüzcü zannediyorsun, gelip hareket yaptırmıyorsun. Bizim tek suçumuz erken evlenmek. 18 yaş altı evlendik diye yatıyoruz burada. İçerde yatanların çoğu tecavüzcü değil. Sen gel bize de hareket yaptır.
*Çok kişi bana ulaştığı için bunlara değinmek istiyorum. 18 yaş altı evlendi diye hapis yatıyorlar. Resmi nikahları var, karısı gidip kocasını ziyaret ediyor. Pembe odalarda aileyi birleştiriyorlar ama adam tecavüzden içerde yatıyor. İnsanlığa, vicdana hiç sığmayacak kanunlarımız var. Adı İstanbul olan bu sözleşmenin bir an önce kalkması lazım. Genç evlilerin gözyaşı dinsin, bu şekilde hapiste yatan kişi sayısının resmi olarak 8 bin olduğu söyleniyor.
Bu kadınları güya kadın koruyor. Kadın hastaneye gidemiyor hamile olduğu ortaya çıkacak diye. Evinde doğuruyor. Bana babaları geliyor oğlum kaçıyor diye. Hanımlar geliyor kocam kaçıyor diye. Yakalanırsa 10 yıl, 15 yıl hapis yatacaklar. Siz kadını 2 çocukla sokağa atıyorsunuz, adamı hapse tecavüzcülerle birlikte koyuyorsunuz. Genç evlilikten içeriye girip tecavüze uğrayanlar var. Bunun hesabını kim verecek?”
Sema Maraşlı’nın yukarıda dile getirdiği konular gerçeği yansıtıyorsa şayet “İstanbul Sözleşmesinin” feshedilmesine neden karşı olunduğunu anlamak gerçekten zor. Hoşça kalın.
YORUMLAR