Geç gelen adalet, adalet değildir!
Eğitimci-Yazar Sema Maraşlı 03.05.2019 tarihinde akit tv’de katıldığı “Söz Meydanı” programında yaşanan mağduriyetler ile ilgili birçok anekdot dile getirmişti. Aşağıdaki yazı, yapılan o programdan alıntıdır.
“Öğretmen, kadın velilerin istediği günü veli toplantısı olarak düzenlemedi diye bir araya gelerek öğretmeni, bizim kızları cinsel istismar etti diye şikayet etmişler. Bunlar gazetelere gerçekmiş gibi yansıyor. Sonra öğretmene 30 yıl ceza verilince kadınlar üzüntülerinden, gece uyku uyuyamamışlar ve demişler ki; Biz o ara öğretmene “bizim istediğimiz günü veliler toplantısı günü yapmadı diye kızdık”. Aslında hiç öyle bir şey olmadı. Bunun üzerine öğretmen hapisten çıkmış ama o öğretmen bir daha mesleğe dönmemiş! Bazen hakim itirazı kabul etmiyor sizin ilk beyanınız esastır, ikinci beyanınızın bir manası yok diyor!”
***
“Adam, yetiştirme yurdunda şoför. Çocukları bir yerden alıp yurda getiriyor. Tam ocak ayı kar, kış evine dönerken güvenlik memuru telefonla şoförü arıyor ve diyor ki kaloriferler yanmıyor. Şoför yoldan geriye dönüyor. Binanın alt katına kalorifer dairesine iniyor. Toplam 8 dakika kalıyor orada. Kaloriferin suyu azalmış onu yapıyor, çıkıyor yukarıya iş tamam. Ama yurtta ona aşık olan bir kız var. Daha öncesinden şoföre mektuplar yazmış. Şoför kendisine yazılan mektupları her seferinde alıp öğretmenlerine götürüyor, kız çocuğu bana böyle böyle yaptı diyor. Bunun yaşı küçük, bana bağlanmış olabilir, bununla ilgilenin diyor. Öğretmenler ve psikolog; önemli değil, çocuklar hep yapar böyle şeyler deyip geçiştirmişler.
Aşık olan kız diyor ki o bana tecavüz etti. Yani adam geriye dönmüş, 8 dakikada hem kaloriferi yapmış, hem tecavüz etmiş falan filan. Gazetelerde çıktı bu haber. Vatandaş, gerçek mi değil mi bilmeden bu ne biçim iş, Allah belasını versin, bir sürü insan lanet okuyor adama. Adam 25 yıl hapis cezası alıyor. Ekipler inceleme için geliyor dakika tutarak aşağıya kalorifer kazan dairesine iniyorlar. Aşağıya inip kalorifere su almaları 13 dakika sürüyor. Üstelik de adamı çağıran, yoldan döndüren güvenlik memuru! Suçlanan kişinin o işi yapması mümkün değil, adam yüzde yüz masum.”
Yukarıdaki anlatılanlar, anlatıldığı gibiyse mağduriyete uğrayanların mağdur olmasına sebep olanların hali nice olur?
***
Namuslu!
“Namuslu filmi”, yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in yaptığı ve başrolünde Şener Şen'in oynadığı 1984 yapımı komedi filmidir.
Konu: Ali Rıza Öğün (Şener Şen), kendi halinde dürüst, namuslu bir mutemettir. Bu özellikleriyle çevresinde ve ailesinde maalesef hor görülür! Kendisine saygı gösterilmez. Neden? Ali Rıza, ailesi dahil her isteyenin her istediğini almaz veya alamaz da ondan. Özellikle ailesi tarafından sadece memur maaşı ile geçinmeye çalıştığı için adam yerine bile konulmaz! Bir ay başı olan maaş günü, çalıştığı kurum personelinin maaşlarını almak için Merkez Bankası'na gider. Güvenlik görevlisi daha önce istifa ettiği için yalnızdır. Çıkışta parayı iki soyguncuya kaptırır. Şüpheler Ali Rıza’nın üzerinde yoğunlaşır. O ne kadar reddetse de kimse ona inanmaz, ailesi dahil herkes paranın onda olduğunu zanneder ve bir anda zenginleşti gibi göründüğü için herkes o paraya ortak olmaya çalışır. Böylece Ali Rıza'nın, çaldığı zannedilen o para nedeniyle zenginleştiği düşünülerek, başta ailesi olmak üzere çevresi tarafından itibarı birden artar! Sonunda Ali Rıza, hırsız damgası yemiş olmasına rağmen itibar görmeye devam edilmesine tahammül edemez hâle gelir. Ali Rıza bunun üzerine daha sonra başta ailesi olmak üzere çevresinden intikam almaya karar verir.
“Namuslu”, eşi dostu, çoluk çocuğu ne kadar tanıdığı varsa hepsini bir araya toplar ve size bir sürprizim var der. Herkesle bir araya gelir yer, içer ve eğlenirler. Tam da bu eğlenme süresi içinde kendisini soyan hırsızlar yakalanır ve bu haber gazetelerde manşetten verilir. Nihayet kendisi aklanmıştır ama hırsız damgasını da yemiştir. Yaşadığımız dünyada bu tür olaylar olur mu? Olur! Kendisini izah etmekte zorlanan insanlar olur mu? Olur. Eh ne diyelim? Eğer yapılabilecek başka bir şey kalmamışsa bundan sonrası Allah’a kalmış demektir. Ne yaparsak yapalım, bin düşünüp bir yapalım. Çok araştırıp öyle karar verelim. Bu dünyanın üstü olduğu gibi altı da vardır diye düşünelim. Unutmamak gerekir ki; “Gerçeklerin çok kötü bir huyu vardır, doğru bir gün ortaya çıkar!”
***
“Namuslu filmi” hem verdiği mesajla, hem de bu mesajı işleyiş biçimi bakımından dönemin, önemli filmlerinden biri sayılır. Bu filmden haksızlığa uğrayan, mağdur edilen veya tam anlamıyla araştırılmadan, soruşturulmadan bir olay hakkında karar verenlerin alacağı çok dersler vardır. Karar verildikten ve kişiler mağdur edildikten sonra gerçeklerin ortaya çıkması, sonucu bu dünyada değiştirir ama insanların toplum karşısındaki algısını değiştirmez. Aksi halde geçen günler de bu dünyada geriye gelmez fakat inananlar için öbür dünyada karşımıza film şeridi gibi çıkar. Bu tür işlerde herkes yaptığından sorumludur. Vebal altında kalmamak için dikkatli olmak lazım gelir!
“Mahşer günü gelince, Sorguya çekilince, Amel hani denince, Hâlimiz nice olur?” Ahmet Yesevi. Hoşça kalın.
YORUMLAR