22.05.2018 tarihinde bu konu ile alakalı “Marifet iltifata tabidir ve başarı belgesi!” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. Bu konuda bugün yazdığım yazı da ikinci yazım olacak.
Halk otobüsünde bir gencin oturduğu yerden kalkıp bir büyüğüne yer vermesi takdir edilecek bir davranıştır ve karşılığında teşekkür edilir ki aynı genç bu davranışı başkalarına da göstersin bu saygı devam etsin.
Öğretmensiniz sınıfta ders anlatıyorsunuz ve ders anında dersle ilgili sınıftaki öğrencilere bir soru sordunuz. Öğrencilerden birisi soruyu cevapladığında ona “teşekkür” edersiniz ki öğrencilerin derse karşı olan ilgileri artsın. Bir “teşekkür” kelimesi öğrencilerin motivasyonunu artırır, başarısını yükseltir. Belki de ileride Milli Eğitim Müdürü, Kaymakam, Vali, cumhurbaşkanı olur. Bilemezsiniz.
Peki resmi veya özel fark etmez kurumlarda çalışanların başarısı veya motivasyonu nasıl artar? Onların da en azından bir “teşekküre” ihtiyacı yok mudur? İnsan nefsi bunu ister. İstemez gibi görünse de ister. Konuşurken hep şunu söylemez miyiz; “Bir güler yüz, bir tebessüm sadaka hükmündedir.” diye. Bir kağıt parçası neden esirgenir ki insanımızdan?
Herhangi bir çalışanımız herhangi bir yanlış yaptığında uyarı, kınama vb. cezalar alıyor mu? Evet. Görevini başarı ile yapanlar başarı belgelerini alabiliyorlar mı? Bilemem. Ama almalıdırlar. Alamıyorlarsa sebep olanlar düşünsün. Hakka hukuka riayet aynı zamanda ülkemizin kalkınmasına da büyük etkisi olur. Hep söylüyoruz ya sevgi paylaştıkça artar diye. İşte onu söylemek istiyorum.
Millî Eğitim Bakanlığının 2021 yılı Mayıs ayında çıkan 2763 sayılı tebliğler dergisinde; Başarı, Üstün Başarı Belgesi ve Ödül listesine baktım. Çok büyük tutarsızlıklar gördüm. İllere göre verilen ödül listeleri ne nüfus oranına göre, ne başarı durumuna göre verilmediği intibaına kapıldım. Bazı iller başarı listesi hiç göndermemiş. Bazı illerin başarı listesinde tek bir isim var o da İl Milli Eğitim Müdürü! Bazı illerde sadece İl Milli Eğitim Müdürü, Müdür Yardımcıları veya Şube Müdürleri var. Nasıl bir başarı kriteridir gerçekten anlayamadım. İlinde başarılı öğretmen yok ama sadece Milli Eğitim Müdürü ve Yardımcıları var! Çok enteresan geldi bana. Kimse kusura bakmasın ama bunun izahı yok. Bu konuda şunu öğrendim; Üç adet başarı belgesinin karşılığı üstün başarı belgesiymiş. Bunun da karşılığı yaklaşık bir maaş tutarında para ödülüymüş. Ayrıca her başarı belgesinin de belli bir puanı varmış. Daha üst bir makama yükselebilmek için faydası oluyormuş!
Hemen unutmadan şunu söyleyebilirim: Bu köşenin yazarı da yıllar önce 31 yıl öğretmen veya idarecilik görevi yapmıştı. Bir klasör dolusu da başarı ve teşekkür belgeleri mevcuttu. İnanın ki hiçbirisi bir işe yaramadı! Hiç merak etmeyin, eğer bir yerlere gelecekseniz hiçbir başarı belgesi veya teşekkür belgesine gerek kalmadan da gelebilirsiniz! Daha üst makamlara gidebilmek nasip ve kısmet işidir.
Öğretmenlerin, polislerin veya diğer çalışanların ne başarı, ne de teşekkür belgesine asla ihtiyaçları yoktur. Öğretmen dersine girer, polis veya diğer görevliler işini yapar ay sonunda maaşını alır. Hepsi bu kadar. Mesele; verilecek o belgenin bir işe yarayıp yaramadığından ziyade “gönül alma” meselesidir. Akşam olup eve gittiğinizde kafanız, vicdanınız rahat mı? Gerisi boş. Başarınızı Allah bilsin ve o takdir etsin yeter. Haa insan dünya gözüyle takdir edilmeyi bekler mi? Hepimiz nefis taşıyoruz, insanız, tabiî ki bekler. Olmuyorsa, kusur başarılı bir şekilde çalışanın değildir.
Hepimiz sorumluluğunu taşıdığımız kişilerden sorumluyuz. Eğitimci olarak bir örnek vermemiz gerekirse; Bir okul düşünün ki okulun öğrenci mevcudu 600, öğretmen ve diğer personel ile birlikte toplam 630 kişi olsun. Bir sınıf öğretmeni sınıfındaki 30 öğrenciden sorumludur. Fakat okul müdürü 630 öğrenci ve personelden sorumludur. İnsanın himayesinde olan kişilerin sayısı arttıkça, Allah Teâlâ onu daha çok insandan sorumlu tutmakta, sorumluluğu da aynı miktarda genişlemektedir. Okul müdürü sorumlu olduğu kişilerle ilgilenmiyorsa, onların hakkını hukukunu korumuyorsa yanlış bir davranışta bulunuyor demektir.
Atalarımızın çok güzel bir sözü vardır. “Marifet iltifata tabidir” diye. Yapılan bir teşekkürün eğitimdeki önemini eğitimcilerimiz, din adamlarımız ve idarecilerimiz yaptığı tüm konuşmalarda üzerine basa basa söylerler. Söylenenleri pratik hayatta da göstermek örnek olmak gerekir. Dolayısıyla yapılan güzel ve önemli çalışmaların sonunda başarılı olan idareci, personel vb. çalışanlarımız başarı veya teşekkür belgeleri ile taltif edildiklerini görmeleri en tabii haklarıdır. Bu durum hepimizi sevindirir. İdarecilerimiz bu konuda çok hassas, adil ve cömert davranmalı, başarının sürekliliği konusunda gereğini yapmalıdır diye düşünüyorum. Hoşça kalın.
YORUMLAR