Sevgili günlük,
Bu gün on Eylül.Altmışlı yılların Eylülü .O zamanlarda içi gösteren alet daha icat olmamış ya da çok gelişmemiş. Bir yerlerde gebe bir kadın avazı ciktiginca bağırınca, komşu kadın yardımına koşuyor ve el birliği ile çocuk doğuyor.Ne cins olduğu önceden bilinmediği için, süpriz yumurta gibi,ne çıkarsa bahtımıza deyip kaderlerine razı olmuslar.İki kızın ardından erkek bekleyen babamın içi burkulsa da, diğer kızları gibi, son kızını da çok seviyor.İste o kız, benim...
Sevgili günlük,
Bu gün on Eylül ikibinyirmibir.Yazdan kalma telaşların yavaş yavaş yerini sakinliğe bıraktığı, bedenlerin ve ruhların yorgun düştüğü şu günlerde yaş almanın keyfini çıkarsam da, yaşlanmadığımı çok iyi biliyorum.Yüzümdeki çizgilerin derinleşmesine hiç aldırmıyorum.Onlar benim yaşadığım yılların şahitleri.El alem denen gizli örgütten hiç korkmuyorum.Canim ne isterse onu yapmaya çalışıyorum.Ruhuma iyi gelen işlerin peşinden koşuyorum.İyi insan olmaya çalışmıyorum, iyi insan oluyorum. Bilgi ve becerimi kendime saklamıyorum, paylaşıyorum.Hayata at gözlükleri ile değil de, pembe gözlüklerle bakmayı seviyorum. Adaletime çok guceniyorum.Bazen kaş yapayım derken göz çıkartmıyorum, hak edenin gözünü bilerek cıkartıyorum.Hayatı seviyorum ama, her canlının bir ömrü hayatı olduğu gerçeğini de hiç unutmuyorum.
Sevgili günlük,
Söyle bana, ben yaşıyor muyum , yoksa yaşlanıyor muyum
( salgın nedeni ile , doğum günüm öncesi hayattan iki yıl alacaklı olduğumuz da unutulmasın lütfen)
10 Eylül 2021
Gülten OZDEŞ
YORUMLAR