Son zamanlarda ruhsal anlamda bazı değişiklikler fark ettim kendimde.Siz de aynı duyguları yaşıyor musunuz bilemiyorum.Televizyonda gösterilen acı haberler karşısında oturup ağlamıyorum.Zaman zaman hislerime yenildiğim oluyor ama yine de pek fazla hassasiyet göstermiyorum.Bu durum çok tuhafıma gidip, canımı sıksa da kurtulmak için de herhangi bir çaba göstermememi de pek hayra yormuyorum.
Haber proğramlarında haberin verilmesi ve veriliş şekilleri beni korkutuyor. Aklıma söyle bir soru geliyor “ acaba her şeyden haberimiz olması mı lazım? “ diye. Sonra yine bu sorunun cevabını kendim veriyorum.”Evet, her şeyden haberimiz olmalı” diye….Her şeyden haberimiz olmalı ama bu her şey bizim ruhsal durumumuzu bozup başkalaşmamıza da sebep olmamalı.
Sabahları hemen hemen tüm kanallar akşamdan kalmış haberleri ısıtıp sabah proğramlarında veriyor. Bir yandan kahvaltı hazırlarken bir yandan da dinleyemediğim haberleri dinliyorum. Bazı haberleri akşam dinlemiş olsam da sanki sağlamasını yapar gibi tekrar dinliyorum Ama her defasında içimden, kötü kelimeli cümleler kuruyorum. Kuruyorum, çünkü, haberin küçük bir bölümünü gösterip,” az sonra”, “reklamlardan sonra” diyerek vermeleri oldukça canımı sıkıyor.Haber proğramı değil de sanki gösteri proğramı izliyorum, ya da dinliyorum.
Televizyon dünyasının parasal kaynaklarının reklamlardan sağlandığını bilmeyen yoktur.Haklı olarak en izlenen saatlerde reklam vermeleri de bu dünyanın en doğal hakkı.Buna itiraz eden kimse yok.Bir çok dizi, bir çok film, bir çok gösteri proğramları mevcut, çok şükür.Bunların içerisinde göstermeleri çok normal.Ama haber proğramlarının içinde gösterilen reklamlara tüm gücüm ile karşı çıkmak istiyorum.Haberlere bir türlü kendimi veremiyorum.İlgimi çeken, seyretmek ve dinlemek istediğim haberi beklerken o kadar sıkılıyorum ki, haber karşısında gerçek duygularım, öfkemle karışıyor.Düşünün bir toplumda sürekli böyle kötü hissederek yaşandığını, ortada normal düşünen kimse kalmayacak.Gerçekten artık haber dinlemek istiyorum.
Duygularımız karmakarışık. Acıtasyonlar o kadar fazla ki, gerçek olaylar karşısında tepkisiz kalıyoruz. Ya da buna alıştırılıyoruz.Buna dur diyen birileri olmalı.Ölümlere bile sıradan olaylar gibi bakıyoruz artık.İnsani duygularımızı süratle kaybediyoruz.Etkisiz, tepkisiz, bakan ama görmeyen sürüler halindeyiz.
Ben acı bir haber karşısında sıradan bir habermiş duygusuna kapılmak istemiyorum artık.Sıradan olayları da memleket meselesi yapıp duygularımın sömürülmesini de istemiyorum.
Bıraksınlar gözyaşlarımız istediği gibi aksın.Gerçekler ne kadar acı ise o kadar acıtsın canımızı.
YORUMLAR