Kentte esnaf bir değerdir, güçtür ve “bir ölçü”dür.Hele Düzce gibi köy ve şehrin iç-içe , köylerin şehre neredeyse sıfır uzaklıkta olduğu bir ilde “tam ölçüdür…!”
Seçim zamanları siyasiler niçin esnafı ziyaret ederek “destek” isterler. Esnafı dinleyerek niçin proje üretirler..! Niçin belediye meclisi ve il genel meclisi üyeliği için “esnafı tercih” ederler..! Bu kararlar boşa alınmaz
Esnaf bütün gün işyerinde vatandaşı dinler; akşam olunca köyüne veya mahallesine döner vatandaşı yine o dinler..O her dem halkla iç içedir.
Onun için kentte “esnaf DENGEDİR, DEĞERDİR..!”
Tabii ki “ölçüdür ve GÜÇTÜR, potansiyel güçtür..!”
Biz buna vakıf olduğumuz için istedik ki “esnaf bu dönem ne düşünüyor. Yardıma nasıl bakıyor, ekonomik piyasayı, sosyal yapıyı nasıl yorumluyor!”
Program konuları böyle ince elenip sık dokunarak tartışıp görüşülerek ortaya çıkıyor. O yüzden “Düzce Kulis”te esnafı dinledik, esnafı yorumladık. “Düzce Kulis” bir anlamda böyle doğdu ve bu hedef uğruna aynı idealle devam ediyor..!
İçinde “üç günlük gazete” ve bir TV Kanalı barındıran Oxijen Medya bünyesinde yayın yapan “Oxijen Tv”de meslektaşım Nevzat Cingirt’le birlikte hazırlayıp sunduğumuz “Düzce Kulis” programında güncel konuları “konunun muhatapları ile birlikte” irdeleyerek vuzuha kavuşturmaya çalışıyoruz.
Yaptığımız son programda da “esnafın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal durumu” muhataplarıyla birlikte konuştuk.
“Esnafın” içinde bulunduğu durumu ile hükümetin açıkladığı “yardım paketi” üzerinden Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Y.K. Üyesi Düzce Lokantacılar Esnaf Odası Başkanı Atilla Şişman ile Düzce Kahveciler ve Otelciler Esnaf Odası Başkanı Osman Ataseven’in yanında genç bir hanım esnafımızı da ağırlayarak “esnafın GÖZÜ ve GÖNLÜ”nü çözmeye çalıştık. Yani “bakış açısı” ile “düşünce ve duygularını” anlamaya çalıştık. Daha açık bir ifadeyle “maddi ve manevi” durumunu öğrenmeye çalıştık.
ESNAFI BU KADAR DARDA “HİÇ GÖRMEDİK!”
1994 yılından bu yana üç farklı kanalda ikisi Düzce’de biri Bolu’da (Oxijen Tv’de dördüncü olmak üzere ) program yapmış; TRT, AA, DHA, YHA başta olmak üzere bir çok yerel ve yaygın haber merkezlerinde görev yapmış bir gazeteci olarak esnafın bu son haline hiçbir dönemde rastlamadığımı açıklıkla ifade etmem gerekiyor.
“Sıkıntılı, stresli ve gergin” ruh haleti içinde bulduğum esnaflara “bir sorduk bin ah işittik” dersek ortamı özetlemiş olacağız aslında. İktidarın “esnaf için” açıkladığı kira ve 1.000 TL’lik yardım miktarına karşı gösterdiği tepkiye de hiçbir dönemde rastlamadım…!(Hatta bana inanmıyorsanız 16. 12. 2020. Çarşamba günkü “Düzce Kulis Programı”nın tekrarını facebook’dan bir izleyin bana hak vereceksiniz..!)
Zira hiç beklemediği bir yardım miktarıyla karşı karşıya kalmış esnafın “şok” hali “feryata” dönüşmüş.
Bunu nerden çıkarıyorsunuz derseniz izah edeyim: Her programda olduğu gibi bu programda da konu ve konuklarla ilgili ekibimiz Düzce sokaklarını caddelerini arşınlayarak “yardımın etkisini” sorduk. Beklentilerini ve yardım miktarı ile ilgili görüşlerine başvurduk. Hemen belirteyim: “Esnafımızı bu güne kadar hiç bu kadar açıklanan karara karşı tepki gösterdiğine şahit olmadım.” Bir sorduk “bin ah” işittik dersek inanın abartmış olmayız.
Demek ki esnaf öyle bir beklenti içine girmiş ki; kimisi açıklanan karar karşısındaki şaşkınlığını yeni önerilerle sıralarken; kimisi de ne yapacağını bilememenin şaşkınlığını üzerinden atamıyor…!Ürkek olmasının yanında düşünceli, endişeli ve üzüntülü.Bir yanda salgın hastalık, bir yanda eve rızık getirme telaşı sarmış esnafı. SGK ve vergi borçları karşısındaki çaresizliğine “kira”yı karşılayamama korkusu paniğe dönüşmüş.
Esnafın açıklanan kararlar karşısında “kırgın” olduğu açık…Esnaftan mikrofonlara yansıyan sözlerini burada yansıtmamın “tekrar”dan öteye geçmeyeceği için yazmıyorum.
ESNAFIN GÖNLÜ KIRIK..!
“Esnafın gönlü de kalbi de kırık” derken yanlış anlamayın yanlı yorumlamayın. “Gönül”den kastım ruh haleti, moral ve motivasyonu kast ediyorum. Esnafın son günlerde gönlünün kırık ve kırgın olduğunu belirtmem gerekiyor…!”
Kalp kırgınlığı” da hani insanın “ummadığı dağlara kar yağarmış ya..!” İşte öyle bir şey…!
Bugüne kadar hiç konuşmayan esnafın bu kez “dili çözülmüş” adeta…İçindekini hiç saklamadan açıklıkla ifade ediyor. Hatta şahsen benim Ak Partili ve MHP’li olarak bildiğim bir çok esnafın da bu kez duygu ve düşüncelerini saklamadan serzenişte bulunduklarını söyleyebilirim.
“DAĞ FARE DOĞURDU..!”
Esnafla yapılan röportajları dinleyen Düzce Lokantacılar Esnaf Odası Başkanı Şişman, 4 yaşından beri tezgahın başında olduğunu belirterek başladığı sözlerinin hemen başında esnafın sıkıntısından ve serzenişinden bir hayli etkilenmiş olacak ki “ duygu yüklü olduğunu” belirtmeden geçemedi. Canlı yayında bir ara gözyaşlarına zar-zor hakim olmakta zorlandığına şahit olduk.
En büyük zarara uğrayan kesimi temsil ettiklerini belirten Kahveciler Esnaf Odası Başkanı Ataseven’de şaşkınlığını ve tepkisini “dağ fare doğurmuş” diyerek özetledi ve yapılan yardımın yardım olmadığını söylemekten de çekinmedi.
Bizi yönetenlere, milletin vekillerine, vekil olmaya talip olanlara,siyasetin eskilerine yenilerine, ekonomiyi yönetenlere kısa bir istirhamım olacak: “Lütfen alana çıkın ve halkı dinleyin,hele hele esnafı, küçük esnafı dinleyin.
Milletin kasası da masası da esnaftan geçiyor bunu utmayın.Güveni kaybettiniz gün cenazeyi hazırlayın demektir.Uçuruma giden araçtan ne kaptan geri döner ne de yolcular…! Yolcuyla kaptanın uyuşmazlığı “ecel” demektir…!
GÜVEN “RUH” GİBİDİR..!”
Dünya 1950-60’lı yıllar değil artık. Dünyanın öbür ucunda bir yangın çıktı mı anında diğer ucunda görülür duyulur oldu...
Çin’in Wuhan kentinde 2019’un aralık ayında ortaya çıkıp tüm dünyayı saran corona (Covid-19) virüsünün ardından hangi ülkenin hangi şartlarda “gardını aldığı”; ülkelerin hangi tür zarardan nasıl korundukları biliniyor artık. O yüzden kimse kimseye bu anlamda “kül yutturmaya kalkışmasın!”
Düzce’deki esnafın da tepkisini ben buna bağlıyorum. Almanya’yla İsviçre’yle, İngiltere’yle, Yunanistan’la, Kanada’yla kıyaslıyor kendini.. Avrupa ve Amerika’yla kıyaslıyor kendini.Ülkeleri yöneten liderlerin ağzından çıkan her söz anında ülkede makes buluyor çünkü…!
Bu sözleri de sizi inandırmak için değil de işin vehametini daha iyi anlamanız için ifade ediyorum. Onun için her işte olduğu gibi yönetimde de “GÜVEN” çok önemli çok gerekli. Siyasette de öyle ekonomi de... Önce güven her zaman güven..!
SOKAKLAR “KARAMSAR TABLO”YLA DOLAR..!
Shakespeare’nin dediği gibi:“Güven ruh gibidir; uçtu mu bedene bir daha girmez.”Ölenin canlandığı veya hayata geri döndüğü vaki mi!
Güven o kadar önemli işte. O yüzden “esnafın güvenini bir an evvel kazanın” yoksa yarın bir gün “sokak ve caddelerde karamsar tablolar çoğalır..!”
Karamsar tablolar şimdiden çizilmeye başlandı. O yüzden ısrarla “esnafı rahatlatacak, ferahlatacak yeni reçetelerin zaman kaybetmeden piyasaya sürülmesi” gerekiyor
okak ve caddeler karamsar taplolarla
“Uçtu mu bedene bir daha girmez…!”
“Güven”le “güvensizlik” arasındaki uçurum; “ölüm” ve “yaşam” arasındaki uçsuz bucaksız mesafeye benzer.Ne demek istediğimi anladınız sanırım..!
Sağlıklı, huzurlu ve tabii ki “güvenli” günleriniz olsun…!
YORUMLAR