“Beyinlerimiz savaşsın isterdim; fakat görüyorum ki siz silahsızsınız bayım…!”
Franz Kafka’nın bu sözü son günlerde yaşadığımız travmayı özetler mahiyette...!
Dolar ‘ı dövizi çokça konuştuğumuz bugünlerde “nasıl bir savaş içinde olduğumuz” sebep-sonuç ilişkisini daha iyi anlamamıza yetiyor da artıyor aslında. Anlayana tabii ki …!
Kafka “…görüyorum ki siz silahsızsınız” derken “lafın tamamı deliye söylenir” cinsten bir ifade kullanmış: “Görüyorum ki beyinsizsiniz, beyinsizce işler yapıyorsunuz, beyin eğitimini hiçe sayıyorsunuz, beyin göçüne göz yumuyorsunuz, bilim yuvalarını göz ardı ediyorsunuz, bilim insanlarını da bilim insanı olmaya aday öğrencileri de çürütüyorsunuz…” demeye getiriyor.!
Görüyorum ki beyinsizsiniz…“Beyinsizler beyin savaşını kaybetmeye mahkumdur” demeye getiriyor…!
20. Yüzyıl Alman edebiyatının önemli roman ve hikaye yazarlarından biri olarak tanınan Franz Kafka’nın sarf ettiği bu sözü bugün daha iyi okumamız gerekiyor…!
Dilimiz de gönlümüz de…Çenemiz kadar olmasa da beynimiz de çalışmalı...Mideden değil mantık yürüterek muhakeme yaparak hüküm yürütmeliyiz. Öyle konuşmalıyız ki problemin çözüm kaynağı ”biz olalım”…! Çözüm yöntemimiz “kalıcı” olsun…! Beyinle çalışırsak kalıcı olur çözüm yolları; yoksa “uçucu” olur…! Karaya çıkacağımız yerde uçurumu boylarız.
Beynin çalışırsa beyninle mücadele edersin….Beynin yerine çenen çalışırsa “boşa kürek çekersin…!”
Beyinlerimizin savaşı kazanması için beyinlerimiz çalışmalı…Beyni dumura uğramış beyinsizlerden ne beklersiniz ki..!
Çalışmıyorsa beyinlerimiz istediğin kadar silah sanayiine, savunma sanayine, topa tüfeğe yatırım yap kaybedersin. Beynini çalıştırmayan yolda yürümesini bilemez savaşı nasıl kazanacak..!.
Beyin savaşı uzun zamandır var aslında ancak bizim bunu algılamamız uzun zaman alabilir…”Benden günah gitsin” demek için yazıyorum aslında…!
Dille, çeneyle savaşmaya kalkarsanız düşmanlar sizi çabuk kündeye getirir. “Söyleme sakla, konuşma uygula, anlatma koş, kaybetme uç, zaman geçiyor daha seri ol, geriye değil ileriye bakarak uç yoksa yere çakılırsın! Uç arkadaş uç zaman daha da geçmeden!”
“ÖNCELİKLE BEYİN GÖÇÜ ÖNLENMELİ”
“Bey”lerimiz değil “beyin”lerimiz savaşsın…Beyinlerimiz savaşmalı…Hep “bilim adamı” demeye alışmış bir toplumdan “bilim kadını, bilim insanı” yetişmesini beklemek kısa vadede hayalcilik olur. Beyinlerimiz savaşmalı yoksa daha da geriden nalları toplarız…ı
Beyinlerin savaşında kimin galip geleceği nettir. Beyinlerin savaşında asıl mesele kimin “mağlup”! olacağıdır. O da çok net aslında ama kabullenmek zaman alabilir…!
Beyin savaşı için önce “öze, öz kaynağa, köke” dönmeliyiz. Kısa vadede değil uzun vadede düşünmeliyiz..! Projeler uzun vadeye yayılmalı..Kısa vadede bilim insanı yetişmez. Milli Eğitim “ana sınıfından” Üniversiteye kadar dizayn edilmeli…Eğitimde başarı, ancak işin içine ana-babayı da katarak başarı elde edilebilir. Yoksa köksüz yürür…!
Ne diyor Sokrates: ”Güçlü beyinler fikirleri tartışır, vasat beyinler olayları, zayıf beyinler insanları tartışır…”
Beyinler savaşmadan önce “ beyin göçünü önlemeliyiz…!”
Beyin savaşının alt yapısı “bilim yuvası olan üniversitelerdir…!” Eğitimdir, öğretimdir, eğitime ayrılan kaynaktır, eğitim için alınan kararlardır.
Devlet bir çırpıda eğitim yuvalarını ve eğitim camiasını çöpe atamaz. Yetişmiş beyinleri Ege’de DENİZ DİBİ’ne gömemez..! Bu savaşlar kolay kazanılmadı çünkü..!
ÇARPIŞAN BEYİN ÇAĞI’NDAYIZ…!
Asır, beyin savaşları asrıdır. Siz duymazsınız biz de göremeyiz ama asıl “beyinler çarpışır”…! “Çarpışan Beyin” yarışıdır dünya…!
Beyinlerin savaşında mağlup olmaya mahkum beyinler bellidir: Beyinlerin savaşında “Ancak Beyinsizler kaybeder, beyinsizler mağlup olur… Beyinsiz yetiştiren nesiller yok olur. Beyinsiz nesil yetiştiren devletler yok olur!”
Bunun için de çalışmaya üretmeye ve uzun vadede projeli, sistemli mücadele etmeye mahkumuz…! Telefon kırıp kasayı ve keseyi öldüreceğinize zaman zaman beyinlerimizi duvara vurup ne olduğumuzu bir hatırlayalım yeter…! Dün meclis önünde yazarkasa kıranlarla cep telefonu kırmak arasında ne fark var ki…!
İdealin daniskası bizde mevcut, mesele “vur-kaç” la bitmiyor. Sorun büyüyor. Çare, çaresizlikle sonuçlanırsa iş; içinden çıkılmaz bir hal alıyor...
BİLİM İNSANI YETİŞTİRMELİYİZ!
Bilim yuvaları siyaseti bir kenara bırakıp adam gibi projeler üretmeli. Biz dünyanın bir parçası olduğumuza göre bilimin de “sorun çözmede” işin içinde olmak zorundayız.. Üniversite gençliğini de “umutsuzluğa itmeden” diyalog ve af mekanizmaları ile devletin sıcak ilgi ve alakasını da unutmadan birlik beraberlik ve dayanışma azmi içinde ayağa kalkmanın formüllerini bir an evvel uygulamak zorundayız.
Bir an evvel “umut ve güven” ateşleyerek bunu da ekonomi ve siyasetle de yoğurarak; kararan adalet mekanizmasını da işin içine katarak ayağa kalkmak ve
kendimize gelmek zorundayız. “Büyük devlet büyük icraatlarla, cesaretli kararlarla” alınır. Büyük millet ve büyük devlet hamasi sloganlarla elde edilmez…!
Devir ve dönem “beyinle mücadele edenlerin, beyinle savaşanların dönemidir… Zafer, beyinle savaşanlarındır. Tarihte hiç beyinsizlerin kazandığı savaş duydunuz mu siz ..!
Franz Kafka’nın (1883-1924) o yıllarda verdiği mesajı bugün 2018’de daha iyi okumalıyız, daha iyi anlamalıyız, çok daha iyi algılamalıyız..!
Bu duygularla beyinlerin dumura uğramadığı, “kin ve nefretin ayaklar altına alındığı” yeni bir dünyada sağlıklı huzur dolu daha nice bayramlara ermememiz özlemiyle…!
YORUMLAR