Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahü aleyhi ve Sellem güzel ahlak sahibi idi .Sahabe-i kiramdan bir grup geldiler Aişe annemize şöyle bir soru sordular.Eyannemiz sen Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem ile aynı hayatı paylaştın,bir yastığa baş koydunuz,aynı sofrada yemek yediniz,bize efendimizin ahlakından bahseder misin? Ayşe annemiz onlara cevap verdi ;)siz Kur'an okumuyor musunuz Allah Rasulü'nün ahlakı Kuran ahlakıdırbuyurdu.Efendimiz Kuran'ı hayatında canlı yaşayan bir örnektir. onun ahlakı kur'an ahlakı idi
Efendimiz hoşgörülü ve güzel ahlak sahibi idi, anlayışlı idi kimsenin kalbini kırmazdı. bir gün mescidin içerisinde sahabe-i Kiram la sohbet ederken dışarıdan Müslüman olmayan bir arabi geldi mescidin bir köşesine küçük ihtiyacını yaptı. Bunu gören sahabe adamı yaka paça tutup dışarı atmak isterken Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem durun dokunmayın demişti. Daha sonra oraya su dökün ve temizleyin . Bu insan yaptığından utanmışve Efendimizin bu hoşgörüsünden etkilenerek Müslüman olmuştur ve şöyle demiştir. Ben ne kadar anlayışsız bir insanmışım ki bu ayıbı yapmışım Allah Resulü'nün Yüzüne bakacak yüzüm yok demişti. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kimsenin hakkını yemezdi:bir gün sahabe ile otururken bende hakkı olanlar gelsin haklarını alsınlar demişti Ukkaşe isminde bir sahabe ayağa kalkarak Ya Resulallah Benim sende hakkım vardemişti.Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve sellem nedir hakkın ?diye sordu Ukkaşe
bir gün kılıcınızı sallarken kılıcının ucundaki kırba bana vurdu. Efendimiz O zaman Ukkaşenin eline kılıcı verdi haydi sen de bana vur
dedi. Sahabe-i Kiram nasıl olur sen Allah Rasulüne vurmak istersin diye müdahale etmek istediler.Ukkaşe şöyle cevap verdi Ya Rasulallah sizin kılıcın
ızın ucundaki kırba bana vurduğunda benim üzerim çıplaktı Efendimiz bir çırpıda üst elbisesini çıkardı Ukkaşe ani bir hareketle efendimizin yaratılıştan sağ omuzunda Nübüvvet mührünü hemen öpüverdi. Ya Rasülellah;
Ben hakkımı aldım Benim amacım sizlere vurmak değil bu mührü görmek ve onu öpmek ti. işte sahabenin Allah Resulüne olan aşk ve muhabbeti sevgisi bu şekilde idi . Efendimiz Sallallahu Aleyhi Sallallahu aleyhi ve sellem hiçbir kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı;Efendimiz bir gün evinde ziyafet vermişti Bu ziyafette gelen misafirlere deve eti ikram edilmişti toplantı devam ederken etrafa nahoş bir koku yayıldı insanlar birbirlerine baktılar kokunun kimden yayıldığı belli değildi Belli ki birisi yellenmişti. İşte bu ayıbı yapanın meydana çıkmaması için Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve sellem deve eti yiyenler abdestlerini tazelesinlerbuyurdu.Oradakiler abdestlerinitazelediler.Böylece o ayıbı yapan ortaya çıkarılmamıştı. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kimseye beddua etmezdi.Taife hicret ettiği zaman Taifin Kralına ben Allah'ın Resulüyüm Gelin putlara tapmaktan vazgeçin diye onları İslam'a çağırdığında Taifin kralı nerede Hırsız Arsız Yankesici dolandırıcı varsa Peygamber Efendimizin etrafına saldı Peygamberimizi taşladılar mübarek ayakları kan revan içerisinde kaldı Cebrail Aleyhisselam geldi Allah'ın selamını ilettikten sonra Allah'ın izniyle melekler ordusu emrimde .Seni taşlıyan seni üzen sana işkence eden bu Taif halkını yerle bir edeceğim dediğinde; Alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz aynen şöyle buyurdu ;ben Alemlere rahmet olarak gönderildim insanlığı helak etmek için yok etmek için gönderilmedim. Benim Allah'tan dua ve niyazım Allah Celle Celalühü onlardan öyle bir nesil yetiştirsin ki onlar ileride İslama hizmet etsinler. Onlar benim kim olduğumu bilmiyorlar demiş ve düşmanlarına bile beddua etmemiş dua etmişti Efendimiz bizlere her konuda örnek olmuştur biz lider ve Önder arıyorsak Allah Resulü Bize dünyada lider olarak yeter. Kılavuzumuz Allah Resulüdür anayasa istiyorsak anayasamız Eskimeyen kitap kıyamete kadar hükmünü devam ettirecek olan Kuranı Kerim dir.Bizler Müslüman olarak bu sağlam iki kaynağa sarıldığımız müddetçe Allah'ın izniyle hem Dünyamız hem de ahiretimiz kurtulacaktır. Saygı sevgi ve selamlarımı sunuyorum Allah'a emanet olunuz.
YORUMLAR